Yaratanımızın üç önemli emri.
OKU, SORGULA VE ARAŞTIR.
Bende, uzun zamandır; hem yerli, hem yurt dışı kaynaklı, eskiden 15 ila 20 senede bulunan aşılar, şimdi bir senede nasıl bulunuyoru araştırdım.
Anlaşılması zor, kuant mekanikle sizlere dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
İlime önem vermeyen aşı karşıtı olanlar, özellikle sosyal medyada, demediklerini bırakmadılar.
Kuantım Fiziği, Kuantum Mekaniğine şöyle bir göz atalım.
Kuantum, atom ve altı parçacıklarla dans etmek demektir.
Atomun ana maddesi, proton, nötron ve elektrondur.
Atom altı parçacıklar, atom çekirdeği protonu meydana getiren kuarklardır.
Kuantumun dört ana maddesi vardır.
1- Enerji parçacık halinde yayılır.
2- Işık, hem parça, hem de dalgadır.
3- Parçalar her yerde olabilir.
Parçalar toplandığında bir elektron olur.
4- Belirsizlik prensibi: Elektron, nötron, proton parçacıkların atom içindeki hızını yerini bildiğimiz halde, aynı anda nerde olduklarını bilemiyoruz.
1924 - 1932 yıllarında dört bilim adamı, kuantum makinasını buldu.
Kuantum asla düşünce tekniği demek değildir.
Kameralarda kullanılan CCD dedektörleri 2000 yılından sonra değişti.
Röntgen 1895 yılında X ışınlarını buldu.
20 yıl sonra X ışınlar madde içine girdiğinde neler oluyoru keşfedildi.
Işığın dalga boyuna Yunancadan lamda denir. Atomları ayırt edebilmemiz dalga boyunun farklılığıyla olmaktadır.
Atomun enerji seviyelerinin, her atomda farklı oluşu kuantumun bizlere hediyesidir.
Elektronların madde içinde ne yaptığını kuant mekanikle anlarız. Kuant mekanik olmasaydı tv, telefon, bilgisayarın temeli olan yarı iletken yapılamazdı.
1957 senesinde Mısırlı Muhammet Abdala tesadüf eseri oksidin pasın yalıtkanlığından faydalanarak CMOS yarı iletken diyodunu buldu.
Günümüzde kullanılan sayısal devrelerin neredeyse tamamı CMOS teknolojisi ile üretilir.
2000 yılına kadar 10 üzeri 24 adet CMOS dünyada en çok üretilen diyod oldu.
Dikkatinizi çekerim şu an dünya ekonomisinin %50 sinden fazlasını kuant mekanik yönetiyor.
Kuant mekanik sayesinde, negatif yüklü elektronun artı yüklüsü POZİTRON'u bulundu.
KANSER HÜCRESİNİN TESPİTİ:
Flor izotopu (İzotop bir atomun farklı nötrona sahip olması) hidroksillere
(hidroksil bir hidrojen ve bir oksijenden oluşan gruba denir) bağlandığında çözülerek ilaç haline geldi.
Bu ilaç, vücudumuza enjekte edildiğinde, kanser hücresini gördüğünde yavaşlıyor. Çünkü kanser hücresinin dokusu normal hücrelere göre farklı.
İlaç içinde olan POZİTRON, yayın yaparak haber veriyor.
Dedektörlerde görebiliyoruz.
Mevcut sayaçlar, kanser hücresinin nerde ve ne büyüklükte olduğunu tespit ediyor. Bu işleme PED SCANDER denir.
MAGNETİK REZONANS (MR) ise, yine kuant mekanikden, hidrojen atomundaki nötron yok edilerek, elektron girişi sağlanıdığında yalnız proton açığa çıkıyor. Açığa çıkan bu hidrojen protonunu, radyo dalgalarıyla vücudumuzu tarattığımızda tak tak diye çok rahatsız edici gürültülü bir sesin çıkması bundandır.
Yani kısaca kuant mekanik sayesinde PED SCANDER ve MR kullanabiliyoruz.
Kuantım bilgisayarları ise, klasiklerine göre çok zor problemi 45 gün yerine bir kaç dakikada çözebiliyor.
KUANT MEKANİĞİN, ATOM ALTI PARÇACIKLARLA OYUN OYNAR GİBİ OYNAMASINDAN DOLAYI BİNLERCE YARARI TESPİT EDİLMİŞTİR.
ŞİMDİ ESAS OLAN ANA KONUMUZA COVİT AŞISINA GELELİM.
X IŞIN KIRIMI nedir?
İnce filim şeklindeki selenyum atomları, ısıya bağlı olarak ısıttıldığında, en alt kısmı şekilsiz amorf, en üst kısmı ise düzenli yayılmış şeklinde kristal oluyor.
Bu kırılmayla elde edilen kristal Selen olmasaydı, covit dahil hiçbir maddenin yapısı çözülemezdi.
İlaç firmaları binlerce ilaçlarının hangisi amorf, hangisi kristal olmasını bilmek zorundadırlar.
Hangisi amorf, hangisi kristal işlemine
X IŞINI KIRIMI deniliyor.
Kuant Mekanik olmadan X ışını kırımı yapılamazdı.
PANDEMİ DÖNEMİNDE X IŞINLARI MAKİNASININ BULUNDUĞU ELEKTROMİKROSKOP TESİSLERİ KAPALI OLSAYDI COVİT AŞISI BULUNAMAYACAKTI.
COVİT AŞISINI BULMAK İÇİN BİNLERCE PROTEİN DENEMESİ YAPILARAK COVİT KRİSTALİNDEKİ YAPININ CÖZÜLMESİ SAĞLANDI.
HER PROTEİN İÇİNDE
40 İLE 50 000 ATOM VAR.
BU ATOMLARIN NERDE OLDUĞUNUN BİLİNMESİ KUANT MEKANİKLE SAĞLANABİLİYOR.
- İlk protein miyoglobinin yapısı 1952'de ilk defa x ışını kırılmayla çözüldü. (Miyoglobin, kas hücrelerinde bulunan ve oksijenin depolanmasını sağlayan bir proteindir. Kaslar, enerji üretimi için oksijene ihtiyaç duyduğunda miyoglobin bu oksijeni serbest bırakır. Kırmızı kas dokularına rengini veren temel maddelerden biridir.)
- 1960'da iki demir atomlu hemoglobin proteini çözüldü.
- Arkasından protein data bank (PDB) kuruldu.
- Sonraları yüz binin üzerinde kristal yapı PDB'ye gönderildi.
- Covit aşısını bulmak için binlerce proteinde çözülebilen kristal kimyasal aşı adayı üzerinde çalışmalar yapıldı.
Bu ilaçların vürüs üzerine gidip girmesi için bir yer bulması, bir yer açılması lazım yani mekanik bir alan lazım. Bunlar olmadan aşı adayı katalize olarak kimyasal reaksiyona giremiyor,
bu durumda ilaç işe yaramıyor.
Önceleri bu denemeler yıllar sürüyordu. 15 - 20 sene gibi.
Ama şimdi, kuant mekanik,
X ışın makinası, ve elektro mikroskopla
en geç bir sene içerisinde güvenilir covit aşısını bulmak mümkün olabiliyor.
İLİM. İLİM. İLİM
Mustafa Kemal Atatürk' ün şu sözünü asla aklımızdan çıkarmayalım.
"HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR"
Mürşit aramayınız. Size doğru yolu mürşit göstermez. İLİM, en doğru yolu gösteren önemli kılavuzdur.