Malatya’da merkezde hazine avukatı olarak görev yapmakta iken her nasılsa kader bana elini uzattı, verdiğim bir dilekçe ile 1977 Yılında Türkiye Petrolleri Anonim ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğünde Personel Müdürlüğüne İşçi İşveren İlişkileri Şefliğine tedviren(yürütme)tayinim çıktı. O zamanlar İşçi ve İşveren Şefliği işe alım ve terfi sınavlarında etkili bir rol oynuyordu. Elimden geldiğince görevimi dürüstçe yapmaya çalıştım. Üst kademeden gelen listedeki isimler sınavda daha düşük not aldıklarından dolayı genellikle işe giremiyorlardı. Ancak mesleğim hukukçu olduğundan dolayı gözüm avukatlıkta idi. Dediğim de gerçekleşti.
O zamanki Bölge Müdürü Özkan Gümüş:
Selami senin Hukuk Müşavirliğinde Avukat Kadrosuna atanmanı yaptıracağım. Orada daha dürüst davranma olanağı bulursun dedi.
Geçtim Hukuk Müşavirliğinde avukatlığa. O zaman Hukuk Müşaviri Baki Osmanoğlu idi, avukat olarak da M. Ata İnci vardı. Başladım Güneydoğu kazan ben kepçe dolaş ha dolaş. Avukat olarak ihtilafların çözümünde ve Arazi bürosu Hukuk Müşavirlğine bağlı olarak görev yaptığı için arazi ihtilaflarının hallinde de görev alıyordum. Zamanla Baki Bey ve rahmetli M. Ata İnci’nin tayinleri çıktı. Ben Avukat kadrosu ve maaşı ile Hukuk Müşavirliği görevini yedi sene kadar yürüttüm. Gene haktan ve hukuktan ayrılmadığım ve patron talimatlarının hepsine evet demediğim için Hukuk Müşaviri seneler sonra olabildim. Bu düzgün olarak çalışmamın bir hediyesi idi galiba?
O zamanlar TPAO diğer bazı kurumları da bünyesinde barındırıyordu. 18 Haziran 1984 tarihli resmi gazetede yaynlanan 233 sayılı kanun hükmünde kararnameye dayanarak TPAO iktisadi devlet teşekkülüne haline dönüştürüldü. Petrol Ofisi A.Ş, Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği A.Ş, Boru hatları ile petrol taşıma A.Ş,Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş, Ayrı Genel Müdürlük haline dönüştürülmüştür. Yasal olmadığı halde bu şirketlerin Güneydoğudaki işleri bize yükletiliyordu. Ayrıca yabancı petrol şirketlerinin çoğunun arazi işleri de Genel Müdürlüğümüzün talimatı ile bize yükletilmiştir. Mobil, Shell,Arko,Perenko gibi. Bu şirketlerden hizmet bedeli TPAO tarafından tahsil ediyordu. Hukuk Müşavirliğinin bu şirketlere hizmeti önüme geliyor, bir oran uyguluyor ve maliyetimizin büyük çoğunluğu bu şirketlere dekont ediliyordu ama bize damlamıyordu. Şimdi düşünüyorum da TPAO ya fazla yük olmamışız. biyonik adam gübi çalışmışız herhalde diyorum.
Arazi bürosunun da hakkını yememek lazım. Pişman mısın deseler değilim derim. Bir defa Batman Bölgesi TPAO Hukuk Müşavirliği yönetmeliğini ben düzenledim, aynen yönetim kurulundan çıktı. İstimlake en son başvurur ve adaletli bir yol ile konuşarak anlaşma ile meseleleri çözerdik. Çalışma hayatım çok güzel ve şen şakrak geçti. Elemanlarla kardeş kardeşe işleri yönettik. Ben onları sevdim onlar da beni. Tatlı sert talimatlarım harfi harfine yerine getirildi. Allah razı olsun onlardan. Bu tatlı diyaloglarımızı anlamayan ve bozan birkaç kişi ile de tabii ki külahları değiştik. Öyle de icap ediyordu çünkü. Ne ise fazla gevezelik ettim. Gelelim Hasankeyfteki maça. O zamanki arkadaşlarımdan çoğu rahmetli oldu. Bu yazıyı yazmama sebep olan husus onları tekrar yad etmek, anmak, belgelendirmektir.
HASANKEYFTE FUTBOL MAÇI
Bazan bir terfiyi,bazan bir lojman alımını bazan da herhangi bir şeyi bahane ederek etkinlikler hazırlayarak elemanlar arasındaki kaynaşmayı sağlamaya çalışırdım. Gene bir gün rahmetli Hadi Kavağa;
-Hadi Bey. Arkadaşlara haber ver de Hasankeyf’e Pazar günü pikniğe gidelim dedim. TPAO dan bir araç iste,bir de kasaptan mangallık et al, mangal ve diğer levazımı da ayarla dedim. Hadi Kavak organizasyonun daniskasını becerirdi. Bir saat ayarladık, Batmanın en yeşil günlerinin birinde Hasankeyf’e yola çıktık. Futbolcu arkadaşlarımı müsaadenizle kısaca anlatayım.
RAHMETLİ HADİ KAVAK: Hadi Kavak Şeyh sülalesinden Hamidilerin damadı olurdu. O sülalede sözü geçer ve dinlenirdi. Konuşmasını, oturmasını, kalkmasını bilirdi. Hamidiler başbakan Turgut Özal döneminde Anap partisine geçmişlerdi. Belediye Başkanlığını Ataullah Hamidi, il Başkanlığını Kutbettin Hamidi işgal ediyordu. Tabii ki Hadi Kavak bu siyasi yelpazede ne yaptığını bilen, kültürlü bir kişi olarak önemli bir yer işgal ediyordu. Mitinglerde konuşmalar ve sunumlar yaptığı, Başbakan Turgut Özal’a, bakanlara brifing verdiği; Özal ile direkt telefon bağlantısı kurabildiği kulağıma kadar gelmişti. Rahmetli Hadi’nin siyasal yönünü de hesaba katacak olursak Batman’da yaptıramayacağı hemen hemen hiçbir şey yoktu…
Hadi Kavak, malzemeleri ve aracı ayarlamış kasaptan en güzel yerlerinden mangallık eti de hazırlatmış, geziye katılacakların listesini de bana vermişti.
RAHMETLİ YAŞAR KORAY : Mürekkep yalamış bir eleman da Yaşar idi. Yaşar’ın da imlası çok düzgündü. İşlerini düzenli yapan bir memurumuzdu. Hatta Batman’ın yerel bir gazetesinde yazılar yazıyordu. Ona nasihatım siyasi yazılar yazmaması, Batman’ın yöresel sorunlarını yazması idi. Bunu da sonuna kadar yerine getirdi. Değerli bir elemanımızdı, kalem efendisi idi. Allah gani gani rahmet olsun ona.
RAHMETLİ DERVİŞ İZMİR : Biz ona Sabri Usta derdik. Uzun yıllar Güneydoğunun o sıcağında ve karında kışında onunla seyahat ettik. Hukuk Müşavirliğinin bir numaralı şoförü idi.
TURGAY DEMİRDAĞ: Arazi bürosunda çalışan bir Harite Teknikeri idi. TPAO nun ağır toplarından Tuncay Tumay’ın kayınbiraderi imiş. Ben Hukuk Müşavirliğinde yetkiyi elime aldığımda hem arazi ekbinde hem de Büroda baş belli değilidi. Bir gelen giden evrak defteri hazırlatarak gelen giden evrakları kayıt ve kontrol altına almıştım. Özellikle arazi bürosunda hangi evrakın nerede olduğu bilinmiyor, zor bulunuyordu. Elemanları Cumartasi Pazar günleri çalıştırarak her lokasyona göre klasörler düzenlettirerek arazilerimizi gösteren bir defter hazırlattım, havale sistemini getirdim. Artık kim ne iş yapıyor, hangi belge nerede biliniyordu. Turgay çok dürüst ve işinin ehli birisi idi. Geçen sene Elvankentte tesadüfen rastladım. Eski günleri yad ettik, bilardo oynadık.
HOCA ABDULLAH YILDIZ: Medrese eğitimi aldığı için biz ona hoca derdik. Rahmetli olmuş galiba Miracılktan başladı Topoğrafçılığa kadar yükseldi.
RAHMETLİ AHMET ATIN: O da çok yetenekli ve çalışkan idi. Miracılıktan topoğrafçılığa kadar yükseldi, adım adım yol aldı.
AVUKAT BÜLENT ALP USKARCI : Bülent uzun yıllar ankara’da avukatlık yapmış tecrübeli bir hukukçu idi. Nedendir bilinmez Batman’a avukat olarak tayini çıktı. Beraber birkaç sene çalıştık. Sonra ne oldu birden bire TPAO dan ayrıldı. Anlar gibi oldum ama anlayamadım. Lojmana yerleşmiş, evini dizmiş, işleri rayına girmişti yani.
RAHMETLİ FEREMEZ DURMAZ: En eski topoğraflarımızdan idi. Neşe kaynağımızdı. Onunla seyahat ve her an güzeldi. Birecik tarafından sıcak bir yaz günü köprüden geçerken aklımıza Fırat Nehrinde yüzmek geldi. Yok demedik, Fırat’ın sularına kendimizi koyuverdik. Ellibeş yaşını bitirenler re’sen emekli edilmişti. Onlar bir şirket kurdular, ihtiyacımız olduğu için tekrar TPAO bünyesine kattık onları. Adıyaman TPAO Bünyesinde çalışmaya başladı. Bir müddet sonra acı haberi aldık. Otelde gece kalp krizi geçirmiş, vefat etmiş. Çok üzüldük.
TOP SAHİBİ HASANKEYFLİ ÇOCUK: Piknik yaparken koyunları otlatan bir çocuk yanımıza geldi. Elinde de plastik bir top vardı. Onun topu ile maç yapmamız için onun da maçımıza ortak olması lazımdı.
Futbolu seven ve oynayan bir kişi olarak çobanın elindeki tapu gördüğümde kafam şarj etmeye başladı. Çok umudum yoktu. Hadi, Yaşar, Abdullah Hoca, Ahmet Altun, Turgay, Feremez, Miracı Mustafa topa hiç ayak vurmamış şut atmamışlardı. Hele de Hoca Abdullah ve Haci Ahmet’in maça dahil olacakları aklıma dahi gelmiyordu. Önerim şu oldu: Arkadaşlar bir futbol maçı yapalım mı dedim. Hepsi birden olumlu yaklaştı.
Zeynel Bey Türbesinin önünde asfalta kadar bir boşluk vardı. Baharın kokusu ile her taraf yeşillenmişti. Yerler çimenlere bürünmüştü. Tabiat gelin burada futbol oynayın, maç yapın diyordu. Uygun yerlere iki taştan kaleler yaptım. Takımı müsavi bir şekilde ikiye ayırdım. Büro elemanlarından Hadi ve Yaşar nazik olduğundan dolayı onları kaleye koydum. Diğer arazi elemanlarından özellikle Haci Ahmede, Feremez Durmaz’a,Sabri Usta’ya Miracı Mustafa’ya, Abdullah Hocaya hangi kaleye topu atacaklarını belirterek yapacaklarını anlattım. Hayatımda bu kadar zevk aldığım bir maç yapmamıştım. Heyecan dorukta idi.
MAÇ BAŞLADI : Maç başladı ama hayatında topa ayak vurmamış kişilerin bu kadar hırslı ve istekli olacakları aklıma gelmezdi. Top nerede ise herkes orada idi. Herkes bir yumak olmuş topu kaleye sokmak istiyorlardı. Paslaşma olmadığı ve bütün futbolcuların aynı yerde toplanması curcunaya sebep oluyordu. Tabii herkesin aynı yerde olması gol olmasını da engelliyordu. Maçı herkes ciddiye almış, kıran kırana top oynanıyordu.
Hayatta çok futbol maçı yaptım, top peşinde koştum ama hiçbir maçta bu kadar neşelenmedim haz duymadım. O kadar top koşturmamıza rağmen maçımız 0-0 sonuçlandı. Keşke kameraya alsa idim çekişmeli maçımızı.
Ölenlere rahmet olsun diyorum. Onları isim isim yazarak bir nebze olsun anmaya çalıştım. Okuyanlar ve resimlerini görenler dualarını esirgemesinler.