Sinop ceza evindekiler de bunların 12 yaşındaki kıza
Yaptıklarını onlara yapmışlardı…
-Son zamanlarda medyada ensest ilişkiler ve pedofilik cinsel saldırıların, tecavüz olaylarının istatistiksel değerlendirmeleri yapılmakta ve üzerinde birçok lafazan sakatlar süren fikir beyanında bulunmakta. Cezaların artırılması, idam cezasının geri getirilmesinin çare olacağı fikirleri üzerinde tespitler yapmakta.
Bir taraftan şiddet içerikli dizilerde ellerindeki silahlar ile karşı tarafa mermiler yağdırıp, kafalarına kafalarına sıkıp hiçbir pişmanlık duymadan, hiçbir soruşturmaya muhatap olmadan yaşamlarına devam eden mafya kahramanları diğer taraftan eğitim düzeyi düşük düşünme yetisi olmayan insanlar. Ceza artırılmasının suçu ne kadar azalttığı tartışılır.
Mesela Trafik cezalarının artırılmasının cahil ve şımarık sürücü kitlesini, izlediği film ve dizilerdeki hız tutkunu çılgın sürücülerin etkisinden ne ölçüde kurtardığının bir istatistiki değerlendirmesi var mı acaba. TV kanallarında Trafik polislerinin günlük milyonlarca ceza kestikleri haberlerine bakılırsa cezaların artırılması suçu pek engellemiyor gibi görünüyor.
Suç işledikten sonra elbette bir cezası olmalı. Ama esas olan suç işlemeyi önlemek için insanların yeterli eğitim ve bilinçlendirmeden geçirilmesi, suçu özendirici etmenlerin ortadan kaldırılmasıdır. İnsanlara doğayı, birbirlerini hatta kendilerini sevmeyi öğretmektir. Yüreklerine kin ve nefret tohumları değil sevgi, şefkat ve merhamet tohumları doldurmak, doğruyu, doğru düşünmeyi öğretmektir. Bence bunun için top yekûn bir seferberlik yapmak gereklidir…
-Bir insan olarak ve Mesleğim gereği gücümün yettiğince insanların doğru düşünmelerine, doğru karar vermelerine, haklı oldukları konuda haklarını aramalarına destek olmaya çalıştım.
Modern şehir toplumunda, yurtlarda, okullarda, kuran kurslarında görülen pedofilik cinsel tacizlerin kırsal kesimlerde görülmemesi beklenemez. Mesleğim gereği birçok olaylara tanık olmak durumunda kaldım. Her seferinde vicdanımın rehberliğinde konuyu adli mercilere sunmanın mutluluğu içindeyim.
-Birgün Muayenehaneme telaş içindeki 2-3 kadınla birlikte 12 yaşlarında bir kız çocuğu girdi. Niçin geldiklerini, şikâyetlerinin ne olduğunu sordum. Epey bir kararsızlıktan sonra yanlarındaki küçük kızın bir yeşillik alanda 65 yaşlarında bir adam ile görenler olmuş. Acaba kızlık zarına bir zarar gelmiş miymiş onu öğrenmeye gelmişler.
"Eğer kızlık zarına bir zarar gelmemişse şikayetçi değiliz" dediler
"Ben öyle de olsa böylede olsa bu bir adli vakadır. Sizin sözlerinizden sonra bunu Savcılığa suç duyurusu olarak bildirmek benim görevim" dedim
"Ama bizim hiçbir şikâyetimiz yok, köyde duyulmasını istemiyoruz, size istediğiniz kadar para da veririz" dediler.
"Bu konu çok basit bir olay değil, ben bildirmesem bile siz köyde namus davası yapar daha büyük olaylara neden olursunuz" dedim
"Yok babası ne kıza ne karşı tarafa bir zarar verecek insan değil" gibi sözler söyleseler de Çocuğu muayene ettim, kızlığını çoook eskiden kaybetmişti.
Yanında gelenleri muayene odasından çıkarttım. Çocukla konuştum. İlkokul birinci sınıfta tecavüze uğramış, ondan sonra tecavüzcüden duyan köyün delikanlıları, babaları, dedeleri ailene söyleriz tehditleri ile sürekli taciz etmişler, tecavüzlerini sürdürmüşlerdi.
Muayene raporumu hazırladım, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundum. Savcılık derhal olaya el koydu.
Sonradan duyduğuma göre 5-6 kişi ceza almış ve Sinop Cezaevine gönderilmişlerdi.
Sinop ceza evindekiler de bunların 12 yaşındaki kıza yaptıklarını onlara yapmışlardı…
Ama hani o hiçbir şey yapmaz denilen baba, kimseye bir şey yapmamanın üzüntüsünden çeşitli hastalıklara yakalandı, yaşama çok erken yaşlarda veda etti