Sabah erkenden çıktım evden, dolaştım Malatya’ sokaklarında, dolaştım ama şimdiki değil, geçmişteki Malatya sokaklarında, hafızalarımdaki, hatıralarımdaki sokaklarda dolaştım.
Ne güzeldi o günler…
Çok güzeldi Malatya…
1970 li yıllarda, Akpınarda aslanlı havuzun orada, nam-ı değer bit pazarı girişinde, köşede Palulu Şekerci Ali dayının dükkanı vardı. Onun dükkanının önünde çakmakçı Mamoş dayının tablası vardı. Girişte Rahmetli babam Ceketçi Remzi, karşısında Rahmetli Yüncü Vahap( Özdemir), içeride isimlerini bugün gibi hatırladığım bir çoğu rahmetli olmuş çok çeşitli esnaflar vardı. Karşıda rahnetli Abuzer Gür' ün GÜR Lokantası, köylünün cacık ekmek, üzüm ekmek, helva ekmek yediği salatacı pazarı, karşı köşede Yüncü Vahap Ayaz, (üzerinde disçi Derviş Pektaş), karşısında baharatçı Fahreddin abi, onun yaninda Rahmetli Recep Filinte' nin berber dükkanı....
Orada tüm bu esnafa çay veren, yüzü bugünkü gibi aklımda çaycı Hasan amca vardı. İnce bıyıklı, şapkalı. Önünde bir peşkir bağlıydı. Böyle bir çay tepsisi vardı. Esnaflara çay dağıtıyordu. (Sonradan merkezkaç kuvvetinden olduğunu öğrendiğim bir yöntemle) tepside çaylar varken dairesel hareketler çizerek tepsiyi havada döndürüyor, çaylar dökülmüyor, bardaklar düşüp kırılmıyordu, şov yapıyordu. Küçüktüm, 4 - 5 yaşlarındaydım, şaşırıyordum çaylar nasıl dökülmüyor diye merak ediyordum. Çay getirdiğinde marka veriyorduk. Ibrahim Perk' in işlettiği Aşiret lokantası, Akpınar Lokantası, Sabahları esnafların vazgeçilmez mekanı İstek kahvaltı salonu, lezzet lokantası, Hacıbaba lokantası...
Bugün gibi aklımda.
Hayatta olanlara Allah selamet versin, ölenlere Allah rahmet eylesin.
Şimdi ne o insanlar, ne o sokaklar, ne o binalar var. Sadece hatırası var o kadar.
Geçmiş zaman olur ki,
hayali cihan değer...