Zonguldaklı bir tornacının torunuydu.
Babası maden işçisiydi.
7 yaşında su satmaya başladı. Sonra simit, ayran.
Sanayi çarşısında birçok kişi aynı şeyleri satıyordu.
“Başka bir şey yapmalıyım” dedi.
Peynirli, domatesli, yeşil biberli sandviç yaptı.
İşleri açılmıştı ama onun gözü dedesinin işyeriydi. Bir öğlen vakti ellerinde sandviçleri torna başındaki dedesini izliyordu. Acıkmış dede tornanın şaltelini indirdi. Torunundan bir sandviç aldı. Tadı çok güzeldi.
“Sen artık bu dükkânın çırağı ol” dedi.
Atakan Çapçı’nın metalle, makineyle teması o gün başladı.
İlkokul, ortaokul yıllarının tüm yazı dedesinin dükkanında geçti.
Zonguldak Endüstri Meslek Lisesi’ne gitti. Ardından Dumlupınar Teknik Eğitim Fakültesi’nde eğitim aldı.
Kanının deli aktığı yıllardı. Zonguldak’ta gençlerin sosyalleşeceği çok sayıda mekân yoktu.
Borçlandı, güzel bir bar açtı.
İşler iyi gidiyordu. Ta ki bu işin kendisine uygun bir iş olmadığını anlayacağı o kavgalı gürültülü geceye kadar. Oysa dedesi her seferinde nasihat verirken kulağının birini eliyle kapayıp söylerdi söyleyeceğini: “Çıraklığını yapmadığın işin ustalığına soyunma oğlum.”
Bu işten ‘çırak’ çıktı.
O sırada askerlik zamanı da gelmişti.
Askerdeyken bir telefon geldi.
Arayan üniversiteden ev arkadaşı Adanalı Soner Durdudiler’di:
“Bir motor yenileme şirketi tam senin gibi bir teknik eleman arıyor” dedi.
Atakan, tezkereyi beklemedi. İzin alıp Adana’ya geldi.
Motor yenileme şirketiyle el sıkıştılar.
Atakan’ın tezkere sonrası Adana’ya geldiğinde yıl 2005’ti.
Bar enkazından kısa sürede ödemesi gereken 51 bin 800 TL borcu vardı.
Şirket, Atakan’dan çok memnundu fakat tornacı dedesine sandviç satan bir çocuğun nihai hedefi çalışan olarak kalmak olamazdı.
2009 yılında bir torna bir freze alarak kendi işini kurdu.
Şirketi, fabrikaların yedek parçalarını üretiyordu. Borçlarını ödemiş, üstelik makine teçhizatını da tamamlamıştı.
Beraber çalıştığı ekibi genişlemişti.
Dejavu yaşıyordu. 7 yaşında simit ayran satarken de böyle olmuştu. Fabrikalara herkes parça üretiyordu. Yenilik yapmalıydı. O yıllarda bir talaşlı imalatçı için lüks sayılabilecek kapsamlı bir web sitesi yaptırdı.
Bu web sitesi yurtdışından sipariş almasını sağladı. Yarı iletken sektöründen savunma ve uydu teknolojileri sanayine kadar kullanım alanı olan “Vakum Komponentleri” üretimine başladılar.
Atakan, bir taraftan şirketi Anadolu İleri Üretim Teknolojileri A.Ş.’yi büyütürken diğer taraftan eğitime devam etti. Çukurova Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Şirketinin yönetiminde; ‘yalın üretim’, ‘yatay organizasyon’, ‘derin demokrasi’, şiddetsiz iletişim’ gibi yöntemleri uyguladı.
25’i beyaz yaka 70 çalışana ulaşan şirketi, alanında Türkiye’nin en büyüğü oldu.
Bugün, yüzde 97’si ihraç edilen ürünleri dünyanın dört bir yanında çalışan yüksek vakum sistemlerde kullanılıyor.
Türkiye ihracatında kilogram bedelinin 1.90 dolara ancak ulaşabildiği bir dönemde ‘Anadolu Vacuum’ markalı binlerce ürünün kilogramı bugün ortalama 142 dolardan alıcı buluyor.
Adana’ya orta-yüksek teknoloji üretimiyle, yalın üretim yönetim sistemleri, iletişim ve çağdaş yönetim sistemleri konusunda farkındalık getiren Anadolu İleri Üretim Teknolojileri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Atakan Çapçı ile Karadeniz usulü ‘Kuymak’ yaparken meslek odalarının işleyişi, nitelikli eleman nasıl yetiştirilir gibi konuları konuştuk.
Çok şaşıracağınız ve ilginç bir müjde alacağınız bu bölümü de haftaya yazacağım.
Beklersiniz değil mi?