Babam dükkanımızın muhasebe işine bakan Ahmet Ulukaya’ya şöyle dedi:
“Ahmet, benim vergi ödememde problem var. Bu kadar az vergiyle bu devletin çarkı dönmez. Sen gereğini yapmıyorsan ben Kaymakama kadar çıkacağım.”
Ahmet abi şaşkındı:
“Niyazi Ustam, sen ‘götürü’ vergi mükellefisin. Yıllık ödeyeceğin miktar da bu.”
Babam, “Ben getiriyi götürüyü bilmem Ahmet” deyip izah etti.
Üçü öğleden önce üçü de öğleden sonra olmak üzere günde altı balta yapıyorum.
Ödediğim yıllık vergi 5 balta parası kadar!
Ahmet abi baktı ki babam kararlı. Daktilosunun başına geçti. Yanlış hatırlamıyorsam ‘Mal Müdürlüğü’ne DARENDE’ diye başlayıp ‘Gerçek Gelir mükellefi olmak istiyorum. Gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim’ diye biten bir dilekçe yazdı.
Dilekçeyi yazarken, “Bak Niyazi Usta, faturayla, fişle uğraşmak zorunda kalacaksın. Vergin çoğalacak. Dahası bana ödediğin para da iki katına çıkacak, gel vazgeç bu işten” demesi fayda etmedi.
Babam dilekçeyi Hükümet Konağı’na götürüp teslim etti.
Birkaç gün sonra dükkanımıza bir memur geldi. Elinde bir metre vardı. Küçük demirci dükkanımızın önce enini sonra boyunu ölçtü. Ustam, senin gerçek gelir vergi mükellefi olman zor. Bu dükkânın metrekaresi mevzuatımızdaki büyüklüğe kâfi değil” dedi. Babam, ‘Dükkânın önünü de kullanıyoruz’ dedi, memur umursamadı. Tutanağını tuttu.
Demircinin körük çayı meşhurdur. Çaydanlığı olmaz. Çay, direk dışı kapkara is olmuş demlikte demlenir. Lezzetine doyum olmaz. Kokusu iki dükkan öteye taşar. Çayı sevmeyenin bile içesi gelir. Babam memura, “Bir çayımızı iç öyle git” dedi. Memur, aklımdan hiç çıkmayan bir cümle kurdu. “Usta ben devlet memuruyum. Denetlediğim mükelleften sigaramı yakmaya kibrit çöpü istemem” dedi ve çıkıp gitti.
Eski Türkiye’nin mükellefi ve vergi denetim memuru buydu.
Önceki gün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BBDK) Başkan Yardımcısı evlendi. Düğün İstanbul Şişli’nin en lüks otellerinden birindeydi.
Kamu adına finans kuruluşlarını denetlesin diye görevlendirilen damat, denetlediği tüm bankaların üst düzey yöneticilerini, sahiplerini düğününe davet etmişti.
Düğün adeta takı merasiminden ibaretti. Banka sahipleri, finans kuruluşu genel müdürleri kuyruk bekleyip takı sırasına girdi.
Yeni Türkiye’nin denetleneni ve denetleme memuru da buydu.
Durun bir babamı, ardından da baba dostum muhasebeci Ahmet Ulukaya abiyi arayıp hal hatır sorayım.