“Ahir zamanda bir yıl,bir ay;bir ay bir gün;bir gün bir saat olacak.”Denmiştir.Hakikaten son zamanlarda bir bakıyorsunuz hafta sonu,bir de bakıyorsunuz ay sonu gelmiş.Önemli değil işiniz var ondan.Evde boş da otursanız zaman hızını yakalayamıyorsunuz.
Tabi bunun bilimsel izahları var.Zamanı bir duvara bağlanan lastiğin çekilmesine benzeten de,zamanın enerji olup maddeyi yutması da.Ben bir patlamayla ışık hızının katlarınca evrenin genişlemesinden diyorum haddim olmayarak.
Nereden girdim bu konuya?Zaman öyle hızlı akıyor ki,yazılı ve görsel medyada her gün bir konu gündeme geliyor.
Yaz bakalım,konuş bakalım sanki söz birliği etmişlercesine..Zaman zaman biraz kafamı dağıtayım deyip televizyonumun kanallarında gönlümü hoş tutacak proğram ararken aynı konuları tekrar tekrar gündeme getirenleri görünce anında kapatıp kendi dünyama dönüyorum.
Bu yazımda sizlere TIP’ın temelinde yatan yaşantımda beni etkileyen DOKTORLARI gündeme getireceğim.
1967 İTÜ birinci sınıftayım.Karnımın sol tarafımın arkasında içten içe ağrıya benzeyen bir sızı.Huzursuzum.Özellikle evde ders çalışırken okuduklarımdan verim alamıyorum.Hemen Bursa’ya.Kime?Evimizin direği rahmetli babama.O zamanlar Bursa nüfusu üç yüz bin.Topu topu iki hariciye doktoru var. En tecrübelilerinden devlet hastahanesi doktorunun muayenehanesine gidiyoruz.İlk ihtimal apandisit.Ama bulgular kesinlikle o değil.Bir kan tahlili istiyor.Lokosit sınırın biraz üzerinde.Fazlamikrop’da yok.Doktorum babama apandisit gibi görünmüyor ama biz alalım bunu diyor.Amerika’da uzun uçak yolculuğuna çıkanlarda rahatsızlığı olmasa da alıyorlar diyor.Ve karar ameliyat olacağım.Bir gün önce yatıyorum hastaneye.O gece beni alıyor bir korku.Oğlum Fuat kendi kendine iş açtın.Babamdan utanmasam sabah erkenden kaçacağım hastahaneden.Neyse gece yarısı bir hemşire geliyor elinde enjektörle.Suat bey sizmisiniz diyor.Hayır ben Fuat der demez iğneyi batrıyor.Sonuçkesintisiz bir uyku.Ameliyat sonrası doktoruma teşekkür ediyorum.Beni iğneyle çok güzel uyuttunuz diyorum.Doktorum ne!Ben sana iğne vermedim.Bu nerden çıktı diyor.Meğer o gece trafik kazasından yatan Bursa Kız Lisesi Müdüre Hanımın iğnesi bana nasip olmuş.Kadıncağız sabaha kadar inim inim inlemiş.Doktorumun şu sözünü asla unutamam.iyiki ameliyat etmişiz.Apandisit ters taraf arkaya dönmüş.Patlamasına ramak kalmış.Ameliyat etmesek kaybedebilirdik Fuat’ı.
Sene 1970 yine üniversite zamanlarım.Karagöz Hacıvat’ın hemen altında Dayıoğlu’nun özel yüzme havuzu kenarında o ailenin gençleri arkadaşlarımızla kızlı erkekli voleybol oynuyoruz.Sağ başparmağım dip tarafından ters döndü ve ağrıyla canım babamla kendimizi ortopedist’in muayenesinde bulduk.Yine o dönemler bursa birkaç ortopedist var.Bir baktım bekleme salonunda doktorun kendi reklamı sayfalarca gazete,panosunda asılı.Adam dana kemiğinden bir hastasının kısa bacağını uzatmış.”Hemen ameliyat yoksa bu parmak sakat kalır demez mi?”Babamın maaşına yakın bir ücretle operasyona başlayacak.Sakat lafını duyunca babam müdahale edin doktor dedi.Ben baba ne olur birine daha gösterelim.Bu adamın egosu yüksek.Ve para ön sırada.Hoşuma gitmedi dedim.Babam kabul etti.Setbaşı'nda Almanya’da ihtisasını yeni bitirmiş genç bir doktora gittik.Adam güldü.Eğer ameliyat olsaydın o zaman bu parmak sakat kalırdı.Oradan geçen sinirleri tahrip ederdi.Buçok basit.Hemen standart bir artel hazırladı.Üç ay tak bir şeyin kalmaz dedi.Ve öyle oldu.
Kızım yeni doğdu.1977 yıllar.Bursa SSK Hastanesinde bir burun ameliyatım.Keser çekiçlerle.Ve küçük tanponların gece yarısı genzime kaçması.Ölümdendönüş.Burun röntgenimde kırılan burun kemiğimin manzarası tek dişi kalmış canavar gibi.
Sene 2014 bu yaz sol dizimin ağrısıyla gittiğim devlet hastahanesi ortopedi doktorunun elini sürmeden hemen röntgen.Rontgen sonrası platin takılacak demesi.Midemidelecek dört beş çeşit ilaç vermesi.Benim bu ilaçları hiç kullanmadığım halde üç dört ay içinde en zor hareketleri eskisinden daha iyi şekilde yapabilir hale gelmem.Tabi bisiklet ve spor aktivitelerimle.
Sene 2015.En son karın ağrısıyla gittiğim hastahaneye.Tüm testlerden sonra.Şeker limit üstü.Karar aşırı şeker yüklemesi yapılacak.Kabul etmedim.Bir hafta sonra başka yerde bir analiz daha şeker limitlerin içinde..
Allah kimseyi doktorsuz bırakmasın.Ama kendi kendimizin doktoru olmamızı da asla ihmal etmeyelim.
Tabi bunun bilimsel izahları var.Zamanı bir duvara bağlanan lastiğin çekilmesine benzeten de,zamanın enerji olup maddeyi yutması da.Ben bir patlamayla ışık hızının katlarınca evrenin genişlemesinden diyorum haddim olmayarak.
Nereden girdim bu konuya?Zaman öyle hızlı akıyor ki,yazılı ve görsel medyada her gün bir konu gündeme geliyor.
Yaz bakalım,konuş bakalım sanki söz birliği etmişlercesine..Zaman zaman biraz kafamı dağıtayım deyip televizyonumun kanallarında gönlümü hoş tutacak proğram ararken aynı konuları tekrar tekrar gündeme getirenleri görünce anında kapatıp kendi dünyama dönüyorum.
Bu yazımda sizlere TIP’ın temelinde yatan yaşantımda beni etkileyen DOKTORLARI gündeme getireceğim.
1967 İTÜ birinci sınıftayım.Karnımın sol tarafımın arkasında içten içe ağrıya benzeyen bir sızı.Huzursuzum.Özellikle evde ders çalışırken okuduklarımdan verim alamıyorum.Hemen Bursa’ya.Kime?Evimizin direği rahmetli babama.O zamanlar Bursa nüfusu üç yüz bin.Topu topu iki hariciye doktoru var. En tecrübelilerinden devlet hastahanesi doktorunun muayenehanesine gidiyoruz.İlk ihtimal apandisit.Ama bulgular kesinlikle o değil.Bir kan tahlili istiyor.Lokosit sınırın biraz üzerinde.Fazlamikrop’da yok.Doktorum babama apandisit gibi görünmüyor ama biz alalım bunu diyor.Amerika’da uzun uçak yolculuğuna çıkanlarda rahatsızlığı olmasa da alıyorlar diyor.Ve karar ameliyat olacağım.Bir gün önce yatıyorum hastaneye.O gece beni alıyor bir korku.Oğlum Fuat kendi kendine iş açtın.Babamdan utanmasam sabah erkenden kaçacağım hastahaneden.Neyse gece yarısı bir hemşire geliyor elinde enjektörle.Suat bey sizmisiniz diyor.Hayır ben Fuat der demez iğneyi batrıyor.Sonuçkesintisiz bir uyku.Ameliyat sonrası doktoruma teşekkür ediyorum.Beni iğneyle çok güzel uyuttunuz diyorum.Doktorum ne!Ben sana iğne vermedim.Bu nerden çıktı diyor.Meğer o gece trafik kazasından yatan Bursa Kız Lisesi Müdüre Hanımın iğnesi bana nasip olmuş.Kadıncağız sabaha kadar inim inim inlemiş.Doktorumun şu sözünü asla unutamam.iyiki ameliyat etmişiz.Apandisit ters taraf arkaya dönmüş.Patlamasına ramak kalmış.Ameliyat etmesek kaybedebilirdik Fuat’ı.
Sene 1970 yine üniversite zamanlarım.Karagöz Hacıvat’ın hemen altında Dayıoğlu’nun özel yüzme havuzu kenarında o ailenin gençleri arkadaşlarımızla kızlı erkekli voleybol oynuyoruz.Sağ başparmağım dip tarafından ters döndü ve ağrıyla canım babamla kendimizi ortopedist’in muayenesinde bulduk.Yine o dönemler bursa birkaç ortopedist var.Bir baktım bekleme salonunda doktorun kendi reklamı sayfalarca gazete,panosunda asılı.Adam dana kemiğinden bir hastasının kısa bacağını uzatmış.”Hemen ameliyat yoksa bu parmak sakat kalır demez mi?”Babamın maaşına yakın bir ücretle operasyona başlayacak.Sakat lafını duyunca babam müdahale edin doktor dedi.Ben baba ne olur birine daha gösterelim.Bu adamın egosu yüksek.Ve para ön sırada.Hoşuma gitmedi dedim.Babam kabul etti.Setbaşı'nda Almanya’da ihtisasını yeni bitirmiş genç bir doktora gittik.Adam güldü.Eğer ameliyat olsaydın o zaman bu parmak sakat kalırdı.Oradan geçen sinirleri tahrip ederdi.Buçok basit.Hemen standart bir artel hazırladı.Üç ay tak bir şeyin kalmaz dedi.Ve öyle oldu.
Kızım yeni doğdu.1977 yıllar.Bursa SSK Hastanesinde bir burun ameliyatım.Keser çekiçlerle.Ve küçük tanponların gece yarısı genzime kaçması.Ölümdendönüş.Burun röntgenimde kırılan burun kemiğimin manzarası tek dişi kalmış canavar gibi.
Sene 2014 bu yaz sol dizimin ağrısıyla gittiğim devlet hastahanesi ortopedi doktorunun elini sürmeden hemen röntgen.Rontgen sonrası platin takılacak demesi.Midemidelecek dört beş çeşit ilaç vermesi.Benim bu ilaçları hiç kullanmadığım halde üç dört ay içinde en zor hareketleri eskisinden daha iyi şekilde yapabilir hale gelmem.Tabi bisiklet ve spor aktivitelerimle.
Sene 2015.En son karın ağrısıyla gittiğim hastahaneye.Tüm testlerden sonra.Şeker limit üstü.Karar aşırı şeker yüklemesi yapılacak.Kabul etmedim.Bir hafta sonra başka yerde bir analiz daha şeker limitlerin içinde..
Allah kimseyi doktorsuz bırakmasın.Ama kendi kendimizin doktoru olmamızı da asla ihmal etmeyelim.