Mehmet Fuat ERGÜN
Köşe Yazarı
Mehmet Fuat ERGÜN
 

NEDEN CENNET ANNELERİMİZİN AYAĞI ALTINDA

Romanya'nın en güçlü yatırımlarının birinde, beş sene Teknik Genel Müdürllüğünü yaptım. 90 yaşlarına adım atmış, annem ve babama yaşlılıklarında hizmetlerinde bulunmak için ülkeme kendi isteğimle döndüm. Üç sene babama, beş sene anneme geceli gündüzlü bir erkek evlat olarak elimden ne geldiyse, hafta sonları aracımla gezdirmek dahil yapmaya çalıştım. Ama seneler önce rahmetli olan annem ölmedi sanki benimle birlikte yaşıyor. Romanya'da yaşayan biri olarak, annem Bursa'da beni bekliyor heycanımı kaybetmedim. Hiç unutmam Romanya'da avukat hanım arkadaşımın annesinin vefat haberini vermek bana düştüğünde; ilk cevabı.. " Bundan sonra mutlu olduğum bir haberime annemden başka kim yürekden sevinecek." 2011 yılından beri sosyal medya içerisindeyim. İnanın burada öğrendiklerimle sanki yüzlerce kitap okumuş gibi oldum. Onlarca fakülte bitirdim diyebilirim. Yeterki aklını kullan. Facebook, her gün geçmişimiz anısına kendi paylaşımlarımızı günlük tekrarlıyor. Hepimizin bildiği tekrar; öğrenmemizin, bilginin hafızamızda kalmasının en önemli etkenlerinden biridir. Bu nedenle tekrar tekrar okumaya çok önem veririm. İşte bunlardan biri. Facebook, eski paylaşımlarında birini gündeme getirdiğinde; tekrarlanmadığından hafızamda silindiğini gördüm. Şikago'da yaşayan ünlü Türk genetikçi Hande Özdinler'in annesinin vefatından sonra yazdığı hem bilimsel hem de duygusal bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. MİTOKONDİRİSİ bende kaldı. Annem vefat etti. O'nu yıkadık. Pakladık. Demir tabuta koyup Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın içine sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık. Bir ömür bitti. Annem gitti... Ama annemin mitokondrisi bende kaldı. Benim hücremde, benim her hücremde annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için enerji harcıyorsa bu vücudum işte orda annemin mitokondrisi var. Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı... Enerji santrali, kaynağı annelerimiz. İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı büyük ve zengindir. İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir. Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir. Mitokondiri, hücrelerde enerji üretiminden sorumludur. Hücrenin "güç merkezi" olarak bilinen mitokondiriler, yiyeceklerden elde edilen besinleri adenosin trifosfat (ATP) adı verilen bir enerji molekülüne dönüştürür. Bu süreç, hücresel solunum adı verilen bir dizi kimyasal reaksiyonla gerçekleşir. Mitokondiriler, çift katmanlı zar yapısına sahip olup, kendi DNA'larına sahiptirler, bu da onların bağımsız bir evrimsel geçmişe sahip olduğunu gösterir. Babadan değil, anneden gelir. Anne her çocuğuna enerjisini, enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir. Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez!!! Biz farkında olmadan annelerimizi gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder. Ben bunu yazarken ve siz bunu okurken annelerimizin bizlere miras bıraktıkları mitokondrinin ürettiği enerjiyi kullandık farkında mısınız... En karmaşık yapı Mitokondiri hücre içindeki organellerin en karmaşık ve ilginç olanlarından biri. Kendine has DNA'sından dolayı özgü kişiliği var. Kendisine has proteinleri var. Kendi çalışma mekanizması ve prensibi var. Hem enerji üretir, hem hücreyi ölümlerden koruyarak, bölünür, çoğalır. Hücre içinde dolaşarak, nerede enerji lazım oraya gider. Hücre içinde sanki annemizmiş gibi çalışmaya biz ölünceye kadar devam eder. Ve her kadın mitokondrisini çocuğuna armağan eder. Bu nedenle hayat enerjisi anneden anneye geçer. Bu yüzdendir, kim nerden gelmiş, kim kimin atası diye insanlık tarihi araştırması yapıldığında erkeğe değil, kadına bakılır. Analarımızın mitokondri DNA’sına, DNA’nın nerelere gittiğine, kimlerden kimlere geçtiğine bakılarak, yaşam enerjisinin haritasını çıkarılır. Kimiz? Nereden geldik? Tespit edilir. Bugün laboratuvarımda mikroskobumun başında annemi düşünüyorum. 15 Ağustos sabahı vefat etti annem. Elimden bir su tanesi gibi kayıp gitti... Annem benim vefat etti ama ölmesi mümkün değil. Çünkü mitokondirisi bende kaldı...  
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2024 - Pazar
Mehmet Fuat ERGÜN

NEDEN CENNET ANNELERİMİZİN AYAĞI ALTINDA

Romanya'nın en güçlü yatırımlarının birinde, beş sene Teknik Genel Müdürllüğünü yaptım.
90 yaşlarına adım atmış, annem ve babama yaşlılıklarında hizmetlerinde bulunmak için ülkeme kendi isteğimle döndüm.
Üç sene babama, beş sene anneme geceli gündüzlü bir erkek evlat olarak elimden ne geldiyse, hafta sonları aracımla gezdirmek dahil yapmaya çalıştım.
Ama seneler önce rahmetli olan annem ölmedi sanki benimle birlikte yaşıyor.
Romanya'da yaşayan biri olarak, annem Bursa'da beni bekliyor heycanımı kaybetmedim.
Hiç unutmam Romanya'da avukat hanım arkadaşımın annesinin vefat haberini vermek bana düştüğünde; ilk cevabı..
" Bundan sonra mutlu olduğum bir haberime annemden başka kim yürekden sevinecek."
2011 yılından beri sosyal medya içerisindeyim.
İnanın burada öğrendiklerimle sanki yüzlerce kitap okumuş gibi oldum. Onlarca fakülte bitirdim diyebilirim.
Yeterki aklını kullan.
Facebook, her gün geçmişimiz anısına kendi paylaşımlarımızı günlük tekrarlıyor.
Hepimizin bildiği tekrar; öğrenmemizin, bilginin hafızamızda kalmasının en önemli etkenlerinden biridir.
Bu nedenle tekrar tekrar okumaya çok önem veririm.
İşte bunlardan biri.
Facebook, eski paylaşımlarında birini gündeme getirdiğinde; tekrarlanmadığından hafızamda silindiğini gördüm.
Şikago'da yaşayan ünlü Türk genetikçi Hande Özdinler'in annesinin vefatından sonra yazdığı hem bilimsel hem de duygusal bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
MİTOKONDİRİSİ bende kaldı.
Annem vefat etti. O'nu yıkadık. Pakladık. Demir tabuta koyup Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın içine sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık. Bir ömür bitti. Annem gitti...
Ama annemin mitokondrisi bende kaldı. Benim hücremde, benim her hücremde annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için enerji harcıyorsa bu vücudum işte orda annemin mitokondrisi var. Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı...
Enerji santrali, kaynağı annelerimiz.
İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı büyük ve zengindir.
İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir.
Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir.
Mitokondiri, hücrelerde enerji üretiminden sorumludur. Hücrenin "güç merkezi" olarak bilinen mitokondiriler, yiyeceklerden elde edilen besinleri adenosin trifosfat (ATP) adı verilen bir enerji molekülüne dönüştürür. Bu süreç, hücresel solunum adı verilen bir dizi kimyasal reaksiyonla gerçekleşir. Mitokondiriler, çift katmanlı zar yapısına sahip olup, kendi DNA'larına sahiptirler, bu da onların bağımsız bir evrimsel geçmişe sahip olduğunu gösterir.
Babadan değil, anneden gelir.
Anne her çocuğuna enerjisini, enerji üretme mekanizmasını verir.
Harcanan her enerji annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.
Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez!!!
Biz farkında olmadan annelerimizi gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder. Ben bunu yazarken ve siz bunu okurken annelerimizin bizlere miras bıraktıkları mitokondrinin ürettiği enerjiyi kullandık farkında mısınız...
En karmaşık yapı
Mitokondiri hücre içindeki organellerin en karmaşık ve ilginç olanlarından biri. Kendine has DNA'sından dolayı özgü kişiliği var. Kendisine has proteinleri var.
Kendi çalışma mekanizması ve prensibi var. Hem enerji üretir, hem hücreyi ölümlerden koruyarak, bölünür, çoğalır. Hücre içinde dolaşarak, nerede enerji lazım oraya gider.
Hücre içinde sanki annemizmiş gibi çalışmaya biz ölünceye kadar devam eder. Ve her kadın mitokondrisini çocuğuna armağan eder. Bu nedenle hayat enerjisi anneden anneye geçer.
Bu yüzdendir, kim nerden gelmiş, kim kimin atası diye insanlık tarihi araştırması yapıldığında erkeğe değil, kadına bakılır. Analarımızın mitokondri DNA’sına, DNA’nın nerelere gittiğine, kimlerden kimlere geçtiğine bakılarak, yaşam enerjisinin haritasını çıkarılır. Kimiz? Nereden geldik? Tespit edilir.
Bugün laboratuvarımda mikroskobumun başında annemi düşünüyorum.
15 Ağustos sabahı vefat etti annem. Elimden bir su tanesi gibi kayıp gitti...
Annem benim vefat etti ama ölmesi mümkün değil.
Çünkü mitokondirisi bende kaldı...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.