Kesinlikle din bezirganlığı yapmıyorum.
İnancım gereği "Niyetler amellerden önce gelir." sözüne inanmışlardanım.
Ne zaman niyetim iyi ise mutlaka sonuç iyi olmuştur.
İnanan insan için söylüyorum.
Niyet ettin bir ihtiyaç sahibine yardım etmeye ama elinde olmayan bir sebepten yapamadın, hanene artı yazılıyor. Kötü niyetin var gidip bana yaptığı bir hatadan dolayı kalbini kıracağım, kaba kuvvet kullanacağım diyor ve yapamıyorsun. Hanene eksi yazılmıyor. Kötü fiili işlersen o zaman eksi yazılıyor.
Dün yaşadığım bir olay.
Yurt dışında Cuma namazı kılmamız çok zor. Ülkemizde mümkün olduğu kadar Cuma ibadetini yerine getirmeye çalışıyorum.
Dün Cuma. Niyetim köy camimize gitmekti.
Saat 13.18'de öğle namazı.
Ayrıldığım eşim, Seferihisar pazarına gidecek.
Kendi ve çocukları için haftalık pazar alışverişini yapacak.
Hava sıcakmı sıcak.
Tam Cuma saati zamanı. Elinde pazar arabası; güneşin altında 10 dak. otobüs durağına yürüyecek ve o güneş de belki yirmi dakika durakda bekleyecek.
Pazar dönüşü, otobüsler tıka basa dolu olduğundan pazar arabasıyla minibüs duraklarına gidecek. Ve sonra
o yüküyle minübüsden inip eve gelecek.
Bir düşündüm. Bana iki evlat vermiş ayakları altında cennet olan bir anneye yardım etmeyeceğim kime edeceğim.
Cumamı önemli, bu annemi.
Tabi ki her ikisi de önemli.
Ezan okunmak üzere. Eşime dedim. Beraber gideceğiz seni pazara yakın indiririm; ne zaman döneceksen seni alır eve getiririm dedim.
Ve içimden niyetim iyi. İnşallah Seferihisar'da Yaratanım bana Cumayı nasip eder diye düşündüm.
Yaklaşık 16 km. gideceğim. Ezan okunmaya başladı.
Eşimi pazara yakın yere bırakdım. O çevrede, yakınlarda cami olmadığını biliyorum. Eşimden sonra bilinçsiz bir şekilde Devlet Hastanesi'ne doğru çıktım arabamla. Orası tepe belki bir minare görürüm dedim. Belediye otobüs duraklarından gecekondu muhiti gibi bir yerden, zaman zaman toprak sokaklardan aşağı inmeye çalıştım.
Tam ümidimi kaybetmiştim karşımda bir minare ve eski yapı bir cami. Namaz sonrası sizler için Turabiye Camisinin fotoğrafını çektim. Turabiye, toprak, toprağım demekmiş. Kısaca kendi toprağımda, Turabiye camisinde Cuma ibadetimi yerine getirdim.
Allah Allah dememe fırsat kalmadı koşar adımlarla camiye giderken, imam hutbeden inmiş, müezzin cuma namazı farzı için kamet getirmiyormu?
Niyetim iyi. Sıcaklar altında calışan evlatları için pazara gidecek olan eşimi yarı yolda bırakmadım. Cuma namazımı nerdeyse ezandan sonra yarım saat geçmesine rağmen tam zamanında cemaatle kılma huzuruna kavuştum.
Bu kadar tesadüfler nasıl bir araya gelir ben de şaştım.
1987 Türkiye'den İngiltere'ye ilk TV ihracatımız. Kalite Kontrol Müdürü olarak Londra'dayım.
Yine bir Cuma. Yine bir mucize.
O zamanlar telefon yok. İnternet yok.
Londra'da Cuma namazı saat kaçta
kılınır hiç bir şeyden haberim yok. Arabam yok. Yalnız nerde cami var dedim. Cami yerini sordum.
Regent büyük parkın içinde dediler.
Şu numaralı otobüs Regent parkın yanından geçer dediler.
Otobüse bindim.
Bir, iki saat yolculukdan sonra parkın yanında indim. Karambole parkın içine daldım.
Gidiyorum ama nereye?
Bir on, on beş dakika yürüdüm. Hep minare arıyorum. Ağaçlardan görmem zor.
Aaa! bir de baktım bir minare. Koşar adımlarla camime kavuştum. Cami avlusuna adımımı atar atmaz Cuma ezanını duydum.
Aglamaklı, göz yaşlarımla Cumamı kıldım.
Buradaki anılarımı başka bir yazımda sizlerle paylaşmak üzere.
İYİ NİYET, KİMSEYİ YOLDA KOYMAZ.
BU CUMA YAŞADIKLARIM
Kesinlikle din bezirganlığı yapmıyorum.
İnancım gereği "Niyetler amellerden önce gelir." sözüne inanmışlardanım.
Ne zaman niyetim iyi ise mutlaka sonuç iyi olmuştur.
İnanan insan için söylüyorum.
Niyet ettin bir ihtiyaç sahibine yardım etmeye ama elinde olmayan bir sebepten yapamadın, hanene artı yazılıyor. Kötü niyetin var gidip bana yaptığı bir hatadan dolayı kalbini kıracağım, kaba kuvvet kullanacağım diyor ve yapamıyorsun. Hanene eksi yazılmıyor. Kötü fiili işlersen o zaman eksi yazılıyor.
Dün yaşadığım bir olay.
Yurt dışında Cuma namazı kılmamız çok zor. Ülkemizde mümkün olduğu kadar Cuma ibadetini yerine getirmeye çalışıyorum.
Dün Cuma. Niyetim köy camimize gitmekti.
Saat 13.18'de öğle namazı.
Ayrıldığım eşim, Seferihisar pazarına gidecek.
Kendi ve çocukları için haftalık pazar alışverişini yapacak.
Hava sıcakmı sıcak.
Tam Cuma saati zamanı. Elinde pazar arabası; güneşin altında 10 dak. otobüs durağına yürüyecek ve o güneş de belki yirmi dakika durakda bekleyecek.
Pazar dönüşü, otobüsler tıka basa dolu olduğundan pazar arabasıyla minibüs duraklarına gidecek. Ve sonra
o yüküyle minübüsden inip eve gelecek.
Bir düşündüm. Bana iki evlat vermiş ayakları altında cennet olan bir anneye yardım etmeyeceğim kime edeceğim.
Cumamı önemli, bu annemi.
Tabi ki her ikisi de önemli.
Ezan okunmak üzere. Eşime dedim. Beraber gideceğiz seni pazara yakın indiririm; ne zaman döneceksen seni alır eve getiririm dedim.
Ve içimden niyetim iyi. İnşallah Seferihisar'da Yaratanım bana Cumayı nasip eder diye düşündüm.
Yaklaşık 16 km. gideceğim. Ezan okunmaya başladı.
Eşimi pazara yakın yere bırakdım. O çevrede, yakınlarda cami olmadığını biliyorum. Eşimden sonra bilinçsiz bir şekilde Devlet Hastanesi'ne doğru çıktım arabamla. Orası tepe belki bir minare görürüm dedim. Belediye otobüs duraklarından gecekondu muhiti gibi bir yerden, zaman zaman toprak sokaklardan aşağı inmeye çalıştım.
Tam ümidimi kaybetmiştim karşımda bir minare ve eski yapı bir cami. Namaz sonrası sizler için Turabiye Camisinin fotoğrafını çektim. Turabiye, toprak, toprağım demekmiş. Kısaca kendi toprağımda, Turabiye camisinde Cuma ibadetimi yerine getirdim.
Allah Allah dememe fırsat kalmadı koşar adımlarla camiye giderken, imam hutbeden inmiş, müezzin cuma namazı farzı için kamet getirmiyormu?
Niyetim iyi. Sıcaklar altında calışan evlatları için pazara gidecek olan eşimi yarı yolda bırakmadım. Cuma namazımı nerdeyse ezandan sonra yarım saat geçmesine rağmen tam zamanında cemaatle kılma huzuruna kavuştum.
Bu kadar tesadüfler nasıl bir araya gelir ben de şaştım.
1987 Türkiye'den İngiltere'ye ilk TV ihracatımız. Kalite Kontrol Müdürü olarak Londra'dayım.
Yine bir Cuma. Yine bir mucize.
O zamanlar telefon yok. İnternet yok.
Londra'da Cuma namazı saat kaçta
kılınır hiç bir şeyden haberim yok. Arabam yok. Yalnız nerde cami var dedim. Cami yerini sordum.
Regent büyük parkın içinde dediler.
Şu numaralı otobüs Regent parkın yanından geçer dediler.
Otobüse bindim.
Bir, iki saat yolculukdan sonra parkın yanında indim. Karambole parkın içine daldım.
Gidiyorum ama nereye?
Bir on, on beş dakika yürüdüm. Hep minare arıyorum. Ağaçlardan görmem zor.
Aaa! bir de baktım bir minare. Koşar adımlarla camime kavuştum. Cami avlusuna adımımı atar atmaz Cuma ezanını duydum.
Aglamaklı, göz yaşlarımla Cumamı kıldım.
Buradaki anılarımı başka bir yazımda sizlerle paylaşmak üzere.
İYİ NİYET, KİMSEYİ YOLDA KOYMAZ.
Ekleme
Tarihi: 07 Eylül 2024 - Cumartesi
BU CUMA YAŞADIKLARIM
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(2)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.