Sizlere masal anlatmayacağım. Ahkam da kesmeyeceğim. Okuduklarımdan özet çıkarıp ukalalık yapmayacağım.
Sade yalın bir dille yaşadıklarımdan örnekler vermeye çalışacağım.
Bir yaşamın içerisinde yuvarlanıp gidiyoruz.
Kim bu yaşamın aktörleri? İnsanoğlu denen varlık.
Yaratılmışız ama nasıl? Neden?Ne için?
Bildiklerimiz ise ilme bulaşmış, okumuş, araştırmış , özellikle son zamanlarda batı bilim adamlarının kainat yaratılış matematik formülü olan denklemlerin bilgisayar teknolojisi kullanarak çözümünden ortaya çıkan neticelerin sonucudur.
Eğer bir de bu çalışmayı, Yaratan’ın Kitabı Kuran’la özleştirebiliyorsak
deme gitsin.
Tek dünyalı olanlara saygım var. Onlar öldükden sonra toprağa karışarak gübre olacaklarına inanırlar.
İki dünyalı ise, Yaratanına inandıklarından; Yaratanın reçetesi olan Kitabını önemserler.
Hemen bu Fuat’da yine başladı. Din, Kuran, Allah demeye diyeceksiniz. Yazımı okumayı belki keseceksiniz. Çok açık söylüyorum. ”İlmi olmayanın Kuran’ı olmaz.” Ben yaşadım. Hem de okuyarak, hem de hayatın içinden biri olarak.
Sene 1976 kendi kendime sordum. Anam, babam Müslüman diye ben neden Müslümanım. Benim Müslümanlığımın kararını kim verdi?
O dönem Diyanet’in bizlerin anlayacağı dilde Kuran Türkçe meali yeni çıkmıştı. Hemen aldım okumaya başladım. İnanın hiç birşey anlamadım.
Sanki masal, hikaye anlatıyordu. Ağırlık Hz.Musa’daydı.
Ama okumaya devam ettim. Birden gözüme şu ayet takıldı. “Siz zannetmeyiniz dağlar mıh gibi yerinde çakılı, dağlar da bulutlar gibi dönmekte.” Allah!..Allah!..dedim. Olamaz. İnanamadım.
Sonraları bulabildiğim kadar diğer meallere baktım. Arapça bilenlere sordum. Evet. Doğruydu. Dünya dönüyordu.
Lisede bol bol okuduk.
Tarih derslerinde. 1600 lü yıllarda Galile dünya dönüyor dedi. Önce kilise tarafından ölümle yargılandı. Sonra ölünceye kadar ev hapsinde kaldı.
Okuduğum Kuran 1400 sene öncenin kitabıydı.Yaratandan başka kim söyleyebilirdi. Dünyanın döndüğünü. İşte o zaman başladım, Kuran’ı yapmış olduğum fen, matematik tahsilimle birleştirerek okumaya. İnanırmısınız her okuduğumda daha iyi anlamaya çalışıyordum. Yaratan’ın bu dünyada halifesi olan insanın ne olduğunu ve yaratılış amacını.
Kendi başına bırakıldığında nefsinin hakimiyetine girerek azan insanoğlunun, aşağıların en aşağısı; ego denen nefsine hükmettiğinde meleklerden üstün, insan gibi insan olarak yaşadığını gördüm ve gözledim.
Makamın, paran varsa arayanın çok olur. Yoksa selam verenin yok olur.
Çünkü aramayan acizlerin çıkarları ön plandadır. Acizler diyorum.
Çünkü onlar Yaratan’a değil kula tapanlardır.
İnsan kula neden tapar?
Onun için madde ön plandadır.
Madde nedir?
Atomlardan meydana gelen cisimler. Bir atom çekirdeğini dünya kadar büyütürsek, etrafında dönem elektronlar elma kadar büyür. Aralarındaki uzaklık kendi boyutlarına göre yüz bin kat değil mi?
Nerde kaldı madde. Madde bir hiç değilde ne? Boşluk. Hava.
Madde yoğunlaşmış enerji. Boşluklar ülkesi olan bu madde içerisinde özümlenmiş zaman enerjisi var. Her enerjinin yok olması gibi ömrümüz proğramlandığı zamanla eriyor. Ölüyor.
Maddeyi ön plana çıkaran, maddeyle beraber maddesel yokluğa giderken; maneviyatı ön plana çıkaran ise manevi hayatın ölümsüzlüğünü seçiyor.
Mehmet Fuat ERGÜN
01.08.2022
MADDE VE İNSAN
Sizlere masal anlatmayacağım. Ahkam da kesmeyeceğim. Okuduklarımdan özet çıkarıp ukalalık yapmayacağım.
Sade yalın bir dille yaşadıklarımdan örnekler vermeye çalışacağım.
Bir yaşamın içerisinde yuvarlanıp gidiyoruz.
Kim bu yaşamın aktörleri? İnsanoğlu denen varlık.
Yaratılmışız ama nasıl? Neden?Ne için?
Bildiklerimiz ise ilme bulaşmış, okumuş, araştırmış , özellikle son zamanlarda batı bilim adamlarının kainat yaratılış matematik formülü olan denklemlerin bilgisayar teknolojisi kullanarak çözümünden ortaya çıkan neticelerin sonucudur.
Eğer bir de bu çalışmayı, Yaratan’ın Kitabı Kuran’la özleştirebiliyorsak
deme gitsin.
Tek dünyalı olanlara saygım var. Onlar öldükden sonra toprağa karışarak gübre olacaklarına inanırlar.
İki dünyalı ise, Yaratanına inandıklarından; Yaratanın reçetesi olan Kitabını önemserler.
Hemen bu Fuat’da yine başladı. Din, Kuran, Allah demeye diyeceksiniz. Yazımı okumayı belki keseceksiniz. Çok açık söylüyorum. ”İlmi olmayanın Kuran’ı olmaz.” Ben yaşadım. Hem de okuyarak, hem de hayatın içinden biri olarak.
Sene 1976 kendi kendime sordum. Anam, babam Müslüman diye ben neden Müslümanım. Benim Müslümanlığımın kararını kim verdi?
O dönem Diyanet’in bizlerin anlayacağı dilde Kuran Türkçe meali yeni çıkmıştı. Hemen aldım okumaya başladım. İnanın hiç birşey anlamadım.
Sanki masal, hikaye anlatıyordu. Ağırlık Hz.Musa’daydı.
Ama okumaya devam ettim. Birden gözüme şu ayet takıldı. “Siz zannetmeyiniz dağlar mıh gibi yerinde çakılı, dağlar da bulutlar gibi dönmekte.” Allah!..Allah!..dedim. Olamaz. İnanamadım.
Sonraları bulabildiğim kadar diğer meallere baktım. Arapça bilenlere sordum. Evet. Doğruydu. Dünya dönüyordu.
Lisede bol bol okuduk.
Tarih derslerinde. 1600 lü yıllarda Galile dünya dönüyor dedi. Önce kilise tarafından ölümle yargılandı. Sonra ölünceye kadar ev hapsinde kaldı.
Okuduğum Kuran 1400 sene öncenin kitabıydı.Yaratandan başka kim söyleyebilirdi. Dünyanın döndüğünü. İşte o zaman başladım, Kuran’ı yapmış olduğum fen, matematik tahsilimle birleştirerek okumaya. İnanırmısınız her okuduğumda daha iyi anlamaya çalışıyordum. Yaratan’ın bu dünyada halifesi olan insanın ne olduğunu ve yaratılış amacını.
Kendi başına bırakıldığında nefsinin hakimiyetine girerek azan insanoğlunun, aşağıların en aşağısı; ego denen nefsine hükmettiğinde meleklerden üstün, insan gibi insan olarak yaşadığını gördüm ve gözledim.
Makamın, paran varsa arayanın çok olur. Yoksa selam verenin yok olur.
Çünkü aramayan acizlerin çıkarları ön plandadır. Acizler diyorum.
Çünkü onlar Yaratan’a değil kula tapanlardır.
İnsan kula neden tapar?
Onun için madde ön plandadır.
Madde nedir?
Atomlardan meydana gelen cisimler. Bir atom çekirdeğini dünya kadar büyütürsek, etrafında dönem elektronlar elma kadar büyür. Aralarındaki uzaklık kendi boyutlarına göre yüz bin kat değil mi?
Nerde kaldı madde. Madde bir hiç değilde ne? Boşluk. Hava.
Madde yoğunlaşmış enerji. Boşluklar ülkesi olan bu madde içerisinde özümlenmiş zaman enerjisi var. Her enerjinin yok olması gibi ömrümüz proğramlandığı zamanla eriyor. Ölüyor.
Maddeyi ön plana çıkaran, maddeyle beraber maddesel yokluğa giderken; maneviyatı ön plana çıkaran ise manevi hayatın ölümsüzlüğünü seçiyor.
Mehmet Fuat ERGÜN
01.08.2022
Ekleme
Tarihi: 02 Ağustos 2021 - Pazartesi
MADDE VE İNSAN
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(1)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Mehmet Fuat ERGÜN
(02.08.2021 21:48 -
#155)
Özür dilerim.
2022 sene 2021 olacak