Sahip olma ve lâyık olma kavramları arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Hatta aralarında içiçe geçmiş, girift bir ilişki sözkonusudur.
Sahip olmanın ön koşulu lâyık olmaktır. İnsan lâyık olmadığı hiç bir şeye sahip olamaz.
Günlük yaşamımızda buna dair pek çok örnekle karşılaşabiliriz.
* Çok istediğimiz bir okulu kazanıp, o okula lâyık bir öğrenci olamadığımız zaman bir süre sonra o okulda okuma hakkımızı kaybederiz.
* Üst düzey bir kurumda işe başlayan bir çalışanın, kurumun kriterlerine uyum sağlayamaması durumunda, kişinin o kurumda kalma imkânı da kalmaz.
* Çok güzel bir arabaya sahip olan birisinin arabasının bakımını lâyıkıyla yapmadığı, ona gereken özeni göstermediği zaman arabasını kaybetmesi kaçınılmazdır.
* Bir bahçe sahibinin bahçedeki ağaçların bakımını layığıyla yapmadığı zaman bahçesinden verim alması neredeyse imkânsızdır.
* Çok istediği için kendisine evcil bir hayvan alınan bir çocuğun o hayvanın bakımı ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle hayvanın elinden alınması ya da ölmesi yadırganamaz.
* Ailesinin, eşinin çocuklarının kıymetini bilmeyen bir anne ya da babanın ailesini kaybetmesi, yuvasının dağılması beklenen bir sonuçtur.
* Kendisine yüklü miktarda miras kalan birisinin sahip olduklarını doğru değerlendirememesi, elindekileri kaybetmesi doğaldır.
* Evladına yeni bir işyeri açan babanın, belli bir süre sonra işyerinin hakkını veremediğini gördüğünde sen buna lâyık degilsin diye elinden aldığında, babayı kimse yadırgamaz.
* İyi bir spor kulübüne seçilen bir sporcunun, o kulübün gerektirdiği düzeyde performans göstermediğinde takımda kadroya girememesi veya takımdan atılması çok defa karşılaşılan bir durumdur.
* Bir film ya da tiyatro ekibine seçilen bir oyuncunun, rolünü iyi oynayamadığında, o role lâyık olmadığı için rolünü kaybettiğine pek çok defa şahit olmuş, duymuş, okumuş veya izlemişizdir.
* Kendisine çok değer verilen ve her türlü imkan sunulan bir çocuğun, anne babasinin , ailesinin kendisine sunduğu imkanları elinin tersiyle itip tepmesi, anne babasının sevgisine lâyık olamaması ve neticede anne babayı da sahip olduğu imkanları da kaybetmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
Bazen de bulunduğumuz yer veya sahip olduğumuz şeyleri, biz onlara lâyık olamadığımızdan değil de onlar bize lâyık olmadığından kaybederiz.
Iyi niyetli insanların bulunmadığı bir ortamdan, anlayamadığımız bir şekilde ayrılmamız lâyık olmadığımız bir şeyden uzaklaşmamız ona sahip olmamıza bir engel olarak karşımıza çıkabilir.
Öyle ya da böyle, bunun gibi daha pek çok örneği günlük hayatımızda yaşıyor, duyuyor ve görüyoruz. Görüyoruz ama bunlardan ders alıyor muyuz?
Hatalarımızı, eksikliklerimizi kabul edip kendimizi düzeltiyor muyuz?
Kabul etmeyip, üzerimize alınmadığımız ve kendimizi düzeltmediğimiz taktirde, sahip olduğumuz daha çoook şeyi kaybetmeye mahkumuz.
Sahip olduğunuz şeyler lâyık olabilmek veya lâyık olduğunuz şekilde yaşamak...
Kalın sağlıcakla