Mehmet Fuat ERGÜN
Köşe Yazarı
Mehmet Fuat ERGÜN
 

HAYATIN TADI VERMEKDEN GEÇER

Hep eskiye özlem duyarız. Şu an yaşananlardan nedense hiç tad almayız. Ne hikmettir geçmişi hasretle anan, yaşadığı anı kendine zehir eden mala, mülke tapan insanoğlu. Geçmiş geçti gitti. Yok artık. Bir rüya. İnsanoğlunun belleğinde kaldı. Bilgisayar arşivi gibi. Gerektiğinde yani hatırlamaya çalıştığında bir filim şeridi gibi, beyin bandımızda anlık oluşur geçer gider. Peki gelecek. Kim bilecek bir dakika sonramızın ne olacağını? İnsan vücudunda dolaşan kan damarlarımızın uzunluğunun yüz bin kilometre olduğu söylenir. Yani dünya çevresini iki buçuk defa dolaşacak uzunlukta. Çoğumuz biliriz damar çaplarımız ne kadar olduğunu? Yerine göre bir milimetreden onlarca kat küçük. Bir tanesinin bir an tıkandığını düşünelim. Ne oldu gelecek? İşte bundan diyorum. Geçmiş geçti gitti. Gelecekde asla garantimiz yok. Şu anın tadına varıp kalp huzuru içerisinde yaşamın hazzını yudumlayalım. Kör olası gözü doymaz insanoğlu. İster de ister. Bir göz odam olsun der. Üç odalı ister. Üç odalı olur, villa ister. Ya! araba? Bizim zamanımızda bir Anadol’umuz olsun derdik. Şimdi model model arabalara burun kıvırır olduk. Her yeni model çıktığında değiştirdiğimiz telefonlarımıza ne demeli? Yok sonu yok. İstemenin sonu yok. Yazılarımın çoğunda dile getirdim. Madde. Taptığımız mal. Malın kulu oduk. İçi boş maddeye bağımlı oldukça şu andan tad alamaz olduk. İşte bundan özler olduk geçmişimizi. İnsan zavallı varlık. Önüne milyarlarca bir lira koysan. Yetmiş yılda ömür versen, doğduğun günden beri say bakalın bu liraları, her saniye saydığın senin olsun desen. Ne kadar toplayabiliyor, biliyormusunuz? İKİ MİLYAR İKİ YÜZ… Fazla değil. Ne oldu ne kazandın. İşte ömür bu. Bir de üstelik herkese nasip olmayacak yetmiş yıl ömrün olmasına rağmen. İşte bundan Yaratan, PAYLAŞ diyor. YARDIMLAŞ diyor. Mutlaka test etmişsiniz, verdikçe, verme hazzının ne olduğunu tadmışsınızdır. Doymayacak gözümüze dur diyecek tek ilaç vermekden geçer. Ama yürekten. Verdikçe yücelir insan. Verdikçe huzur dolar gönüller. Boşuna denmemiş. ”Veren el alan elden üstündür.” İşte böyle. Bu sayılı ömrümüzde, yetmiş yaş yaşasak her saniyede bir lira saysak iki milyar üç yüz milyon değerini tutmayacak rüya, hayal yalancı ömrümüz. Neyimizi ? Neyi bölüşemiyoruz? Ne olur içinizde sıkıntı varsa, yaşadığınız andan zevk alamıyorsanız. VERİN. VERİN. VERİN. Bakın göreceksiniz nasıl hayat sizlere baldan tatlı gelecek.
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2024 - Çarşamba
Mehmet Fuat ERGÜN

HAYATIN TADI VERMEKDEN GEÇER

Hep eskiye özlem duyarız. Şu an yaşananlardan nedense hiç tad almayız. Ne hikmettir geçmişi hasretle anan, yaşadığı anı kendine zehir eden mala, mülke tapan insanoğlu.
Geçmiş geçti gitti.
Yok artık.
Bir rüya.
İnsanoğlunun belleğinde kaldı. Bilgisayar arşivi gibi. Gerektiğinde yani hatırlamaya çalıştığında bir filim şeridi gibi, beyin bandımızda anlık oluşur geçer gider. Peki gelecek. Kim bilecek bir dakika sonramızın ne olacağını?
İnsan vücudunda dolaşan kan damarlarımızın uzunluğunun yüz bin kilometre olduğu söylenir. Yani dünya çevresini iki buçuk defa dolaşacak uzunlukta. Çoğumuz biliriz damar çaplarımız ne kadar olduğunu? Yerine göre bir milimetreden onlarca kat küçük. Bir tanesinin bir an tıkandığını düşünelim. Ne oldu gelecek?
İşte bundan diyorum. Geçmiş geçti gitti. Gelecekde asla garantimiz yok.
Şu anın tadına varıp kalp huzuru içerisinde yaşamın hazzını yudumlayalım.
Kör olası gözü doymaz insanoğlu.
İster de ister. Bir göz odam olsun der. Üç odalı ister. Üç odalı olur, villa ister. Ya! araba? Bizim zamanımızda bir Anadol’umuz olsun derdik. Şimdi model model arabalara burun kıvırır olduk.
Her yeni model çıktığında değiştirdiğimiz telefonlarımıza ne demeli? Yok sonu yok. İstemenin sonu yok. Yazılarımın çoğunda dile getirdim. Madde. Taptığımız mal. Malın kulu oduk. İçi boş maddeye bağımlı oldukça şu andan tad alamaz olduk. İşte bundan özler olduk geçmişimizi.
İnsan zavallı varlık. Önüne milyarlarca bir lira koysan. Yetmiş yılda ömür versen, doğduğun günden beri say bakalın bu liraları, her saniye saydığın senin olsun desen. Ne kadar toplayabiliyor, biliyormusunuz?
İKİ MİLYAR İKİ YÜZ… Fazla değil. Ne oldu ne kazandın. İşte ömür bu. Bir de üstelik herkese nasip olmayacak yetmiş yıl ömrün olmasına rağmen.
İşte bundan Yaratan, PAYLAŞ diyor. YARDIMLAŞ diyor.
Mutlaka test etmişsiniz, verdikçe, verme hazzının ne olduğunu tadmışsınızdır. Doymayacak gözümüze dur diyecek tek ilaç vermekden geçer. Ama yürekten. Verdikçe yücelir insan. Verdikçe huzur dolar gönüller. Boşuna denmemiş. ”Veren el alan elden üstündür.”
İşte böyle. Bu sayılı ömrümüzde, yetmiş yaş yaşasak her saniyede bir lira saysak iki milyar üç yüz milyon değerini tutmayacak rüya, hayal yalancı ömrümüz.
Neyimizi ?
Neyi bölüşemiyoruz?
Ne olur içinizde sıkıntı varsa, yaşadığınız andan zevk alamıyorsanız. VERİN. VERİN. VERİN.
Bakın göreceksiniz nasıl hayat sizlere baldan tatlı gelecek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.