Matematik, sayıların, şekillerin, yapılar ve değişimlerin özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Mantıksal akıl yürütme, soyutlama ve tümdengelim yöntemleriyle çalışır. Temel dalları arasında aritmetik, cebir, geometri, analiz, istatistik ve olasılık bulunur. Matematik, mühendislikten ekonomiye, fizikten bilgisayar bilimlerine kadar pek çok alanda kullanılır ve doğadaki düzenleri anlamamıza yardımcı olur. Matematikle, kainatın yaşını öğreniyoruz. Matematikle atom altı parçacıkları ispatlıyor ama görmüyoruz. Matematikle kuantumun ne olduğunu biliyoruz. Kısaca matematikle mikro alemi ve makro alemin ne olduğunu anlıyoruz.
Her eserin tercümesi olur ama matematik tercümesi olmaz.
Bilimsel eserler okuduğum zaman belirli bir süre sonra okumayı kesip, başka konulara yöneliyorum. Yoksa okuduğumu anlamıyorum. Seçtiğim kitapların tercüme olmamasına dikkat ediyorum. Bugüne kadar mecbur kaldıkça okuduğum tercüme kitaplardan okuma zevki aldığım ve bilgilendiğim çok az eser var.
Yaş günü hediyesi oğlumdan iki kitap aldım. Tam benim severek okuyacağım konular. Bir baktım her ikisi de tercüme. Oğlum üzülmesin diye bir şey demedim. Belki öğreneceğim vardır diye başladım okumaya. Yok anlamıyorum. Okuduğumu tekrarlıyorum. Yok olmuyor. Anlamıyorum. Olamaz bu konular benim üzerinde durduğum bilgi sahibi olduğum konular. Allah, Allah, nasıl anlamıyorum?Ne demek istiyor? Yazmışda yazmış. Çeviri olduğunu biliyorum. Çevirmenlerin öz geçmişlerine bir bakayım dedim. Biri İşletme diğeri iktisat. Konu mikro, makro kosmos. Temeli matematik. Konudan uzak kişiler. Tamam şimdi oldu. Yazık benim zamanıma ve o kitabın basımına kadar verilen emeklere, masraflara.
1990 yıllarda Vestel’de rahmetli Mehmet Süleyman Uygan bey, Amerika’da lisan hocalığı yapmış müdür arkadaşımdı. Kendi imkanlarıyla Amerika’dan “Problem Çözme Teknikleri ve Verimlilik” bir çalışma masası dolusu eser getirdi. Böyle bir mükemmel eseri neden mesai arkadaşlarımıza aktarmayalım diye başladık tercüme etmeye. Mehmet Bey’in zamanı vardı. Önce o süper Amerikancasıyla tercüme etmeye başladı. Tekniğinde çok zorlandığında kısa süreli benden yardım istedi. Tercümesini bitirmişti. İlk önce ben başladım okumaya. Kendileri yanımda. Okudukça hiç birşey anlamadık. O gülüyor ben gülüyorum. Fazla uzatmayayım. Tam üç ay sonra işimizden kalan zamanda tek tek düzeltmelerimizle bir eser çıkardık.
O dönem Vestel’de onlarca yönetici arkadaşımıza bir ay süreli bu konuda eğitim verdik. Bunun için diyorum. Yüce Kuran’ımızın tercümesi veya mealini
ışık hızını bilmeyen bir diyanetçi hazırlarsa olmaz. Işık hızını bilse bile. Ya kuantum?
Yine özellikle tıp doktorlarına hocalarına sesleniyorum. Bir hidrolik pompasının tekniğini bilmeyen, debi ne?Cidar sürtünmelerinden doğan direnç ve aşınma ne, akışkanlar mekaniği ne?Vizkosite ne? Yağlama ne? Hidrolik ne?
Bunları bilmeyen biri bana kalbi anlatmasın. Şimdi bir de üç litre su içmeli sağlıklı yaşam için demiyorlarmı?Hele bir de spor için koş demiyorlarmı? Çıldırıyorum.1978’de Fransız bilim adamı bir kitap yazdı. Kütüphanem de var. ”Joging”. Kendisi koşma anında kalp krizinden öldü.Yüce Yaratan insanı yürümek, atları koşmak için yarattı.
Evet üç litre su iç. Hiç hesabı kitabı yapıldımı? Haydi insan anatomisinde bunun hesabı zor diyenler çıkabilir.
Ama kaç kişi üzerinde kaç senelik bir çalışma yapıldı? Beyler aşırı su içersen, böbreklerin zorlanır. İdrar kesene aşırı yük biner. Boşaltım kasların çabuk eskir. Kim biliyor?
Dr.Mehmet Öz bir TV proğramında boşuna söylemedi. "Biz tıp adamları, teknik adamları yanımıza aldığımızda başarı şansımız artıyor. Daha az hata yapıyoruz.
”Hatadan kaçınmak için iş ehline verilmeli.
1978 OYAK Renault'da İTÜ'den hocamız Prof. İlhami Karayalçın yarım günlük mühendisin yönetimde yeri adlı bir konferansa verdi. Tek tek katılımcılara sordu. Personel Müdürümüze sıra geldiğinde, " Bölümünüzde bir mühendis var mı? Dedi." "Hayır" cevabını alınca. "Hata yapıyorsunuz. Derhal bir mühendisi ekibinize alın" Demezmi.
Mikro ve makro alemin kitabı matamatikdir. Hatta MATAMATİK için tanrının dili denir. Mühendis matamatik bilendir.