Mehmet Fuat Ergun
Köşe Yazarı
Mehmet Fuat Ergun
 

1974 KIBRIS BARIŞ HAREKATINDA DENİZ MÜHENDİS ASTEĞMEN FUAT

1972 İTÜ bitti. Makina Mühendisiyim. Yana yakıla iş arıyorum. Babam bir emniyet mensubu. Ona daha fazla yük olamam. Üstelik arkamda iki kardeşim var. Onların tahsilleri babamın bir tek memur maaşına bakıyor. Oraya koşuyorum. Buraya koşuyorum. Devlete, özel kuruluşlara. İş yokdokda yok. İş var da askerlik yapmadıysan iş yok. Özel sektör yanına yaklaştırmıyor. Tam işe adapte olacaksın on sekiz ay gidiyorsun yedek subaylığa. Zaten iş tecrüben yok diyor. Görüşme bile yapmıyor. Devlet kuruluşları ise, tamam işe alırım. Git bana bir sene askerlikten tecil belgesi getir diyor. Askerlik şubesine gidiyorsun. Sana bir sene tecil veremem. Bakarsın üç ay sonra seni askere alırlar diyor. Kaldımmı ortada. O dönemin önde gelen üniversitelerinden biri İTÜ'yü tahsilim boyunca hiç kayıp vermeden bitirmişim. Ve işsizim. İşsizlik stresinden kulağımdaki uğultudan geceleri uyuyamıyorum. İki dönem stajımı yaptığım Burçelik Genel Müdürü rahmetli Özer Doğan Sosyal beyi kurtarıcı görerek kendisine sığınıyorum. Özer bey bana " Fuat o zamanın parasıyla on bin liram gitse seni Gölcük Tersane Komutanlığına göndereceğim. Ben oraya sivil mühendis olarak girdim. Yedek subay talebeliğimi Yassıada'da yaptım. Dört ay sonra Gölcük Tersane deki sivil mühendis olarak çalıştığım döküm fabrikasına döndüm. Mesleğimde askerlik dönemi kaybım hiç olmadı." Özer bey beni oda arkadaşı tersane boyahane müdürü Bülent Binbaşının yanına gönderdi. Ordada karşıma personel şefi astsubay arkadaş, Bülent Bey'in referansı olmasına rağmen işe alamam; bir sene tecil gerekli dedi. Üstelik azarlar gibi. Deli olmak işden değil. Askeri tersaneye gireceksin; asker, askerden tecil istiyor. Tamamen çöktüm. Birden aklıma o zamanın Türkiye'nin en genç Kurmay binbaşısı sonraları Özal dönemin Tümamirali amcamoğlu Saim Ergün geldi. Koşarak ona sığındım. Tekirdağ mayın tarama gemi komutanı. Hemen aldı beni assubay personel şefinin yanına götürdü. Ast, üst ilişkisi içerisinde, saygı çerçevesinde, Fuat benim amcamoğlu dedi ve ben Gölcük Tersanesi 200 müdürlüğünde makina dizayn şefliğinde göreve başladı. Deniz Mühendis Üsteğmen Ercan Türken'in yanında sivil mühendis olarak göreve başladım. Henüz 21 yaşındayım. Gölcük Tersane Komutanlığında kırkın üzerinde fabrika. Askeri gemilerin tüm bakım tutumlarının kızağa alınarak yapıldığı; bir de üstelik Kıbrıs savaşına katılan Berk ve Peyk kuruvazörlerin sıfırdan başlamak üzere, bizim tarafımızdan imalatından sorumlu iki, üç makina mühendisden biriyim. 21.Aralık.1972 göreve başladım. Mart.1974 Yassıada Deniz Yedek Subay Okulu dört ay. Tam 19.Temmuz.1974 deniz asteğmen rütbesi takacağımız güne geldik. O gün kulağımıza fısıltılar gelmeye başladı. Kıbrıs çıkarması haberleri. Evlatları için gurur günü olacak 19.Temmuz.1974. Nişanlım, annem, babam ve İstanbul'da yaşayan amcamlar, diğer arkadaşlarımın aileleri gibi, Heybeliada'da, onları Yassıadaya getirecek askeri deniz aracını beklerlerken bir anons duyarlar. Yeni deniz yedek subaylar, emir gereği Yassıada'dan cepheye gönderildiler. Ailem o an yıkılır. Üstelik kardeşim Faruk'da asker. İstanbul Akpınar birliğinde uçak savar çavuş. Tabi bizim rütbe merasimi bir gece önceden iptal. Bizler, Yassıada'da bize gelecek cephe emrini bekliyoruz. Taze kuvvet.Yeni askeri eğitimden çıkmışız. Bizden iyi savaşacak asker olabilirmi? Babam haydi hanım Fuat'ı kaybettik. Gel diğer küçük oğlumuza bakalım diyerek, kardeşimin birliğine giderler. Koskoca birlikte tek bir tank, araç cephane kalmamış. Bir ayağı sakat asker nöbette. Babam eyvah hanım. İki oğlumuzda savaşta. Emniyet mensubu olarak gurur duyuyor ama Yarabbi ne olur bir oğlumu bize bağışla diye dua ediyor. Amcamların evine dönüyorlar. Annem, babamın göz yaşları dinmiyor. Gelelim Yassıadaya bize. Daha önce kuralar çekilmişti. Herkesi kurasının çıktığı yere askeri deniz araçlarla götürdüler. Ben askeri kural gereği, kurasız geldiğim yere Gölcük Tersanesine gideceğim. Kendi imkanlarımla giderim dedim. Uygundur dediler. Gölcük'e yola çıkmadan; anneme babama bir bakayım dedim. Amcamlara gittim. O annemin babamın bana sarılışlarını bir görseniz. Hem ağlıyorlar, hem sarılmadan beni bırakmıyorlar. Hiç unutmam babamın şu sözünü. " Hanım Allah'a şükür bir evladımızı kaybettik ama diğer yavrumuza kavuştuk." Meğersem babam emniyet mensubu hesabıyla kardeşim Faruk'un birliğinin Trakya Saray civarlarında ormanlık alanda mevzilendiklerini biliyormuş. Yunanistan'dan gelecek bir karşı saldırıda vatanı korumak ve kardeşimin kıtasının hedefi Atina. Ben hemen Gölcük Tersanede görevime başladım. 20.Temmuz.1974 Makina dizayn şefimiz Deniz yük.mak.müh. Yüzbaşı Ahmet Cavit Gür. Tüm ekibimize hazır olun.Her an, Mersin'e yara alan gemilerimizin onarımları için gidebiliriz. Türk milletinin birlik beraberlik gücü. Gölcük'de halk sakin. Tüm fırınlar açık. Esnaf ve halkda bir telaş yok. Hele gıda stoku yapmak kimsenin aklına gelmiyor. Ve acı haber Adatepe, Tınaztepe iki can damarı kuruvazörlerimizden biri yara almış. Mersin'de acil onarımı için bizleri bekliyor. Özel bir askeri uçakla ben dahil beş kişilik teknik ekip hazırlığımızı yapmak üzereyken kötü haberi alıyoruz. Yanlış bir istihbarattan kendi savaş uçaklarımız, tepe sınıfı gemimizin birini kullanılmaz hale getirerek batırıyor. Başarılı bir Kıbrıs Barış Harekatı. Akabinde, savaş gemileriniz ve denizaltılarımızın tamamı Amerika menşeyli. Ve Amerika ambargosu. İnanırmısınız vatan için bizdeki geceli gündüzlü çalışmayı bir görseniz. Denizaltılarımızın soğutma grubunun devasa kapaklarını, on bir defa dökerek başardığımızı hatırlarım. Uçak savar, top nişanğahları Amerika amborgosunda. Elimizde nişanğah yok. Ama varan aşkıyla onlarında hakkından geldik.  
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2024 - Perşembe
Mehmet Fuat Ergun

1974 KIBRIS BARIŞ HAREKATINDA DENİZ MÜHENDİS ASTEĞMEN FUAT

1972 İTÜ bitti. Makina Mühendisiyim. Yana yakıla iş arıyorum. Babam bir emniyet mensubu. Ona daha fazla yük olamam. Üstelik arkamda iki kardeşim var. Onların tahsilleri babamın bir tek memur maaşına bakıyor.
Oraya koşuyorum. Buraya koşuyorum. Devlete, özel kuruluşlara. İş yokdokda yok.
İş var da askerlik yapmadıysan
iş yok. Özel sektör yanına yaklaştırmıyor. Tam işe adapte olacaksın on sekiz ay gidiyorsun yedek subaylığa. Zaten iş tecrüben yok diyor. Görüşme bile yapmıyor.
Devlet kuruluşları ise, tamam işe alırım. Git bana bir sene askerlikten tecil belgesi getir diyor.
Askerlik şubesine gidiyorsun. Sana bir sene tecil veremem. Bakarsın üç ay sonra seni askere alırlar diyor.
Kaldımmı ortada. O dönemin önde gelen üniversitelerinden biri İTÜ'yü tahsilim boyunca hiç kayıp vermeden bitirmişim. Ve işsizim.
İşsizlik stresinden kulağımdaki uğultudan geceleri uyuyamıyorum.
İki dönem stajımı yaptığım Burçelik Genel Müdürü rahmetli Özer Doğan Sosyal beyi kurtarıcı görerek kendisine sığınıyorum.
Özer bey bana " Fuat o zamanın parasıyla on bin liram gitse seni Gölcük Tersane Komutanlığına göndereceğim.
Ben oraya sivil mühendis olarak girdim. Yedek subay talebeliğimi Yassıada'da yaptım. Dört ay sonra Gölcük Tersane deki sivil mühendis olarak çalıştığım döküm fabrikasına döndüm. Mesleğimde askerlik dönemi kaybım hiç olmadı."
Özer bey beni oda arkadaşı tersane boyahane müdürü Bülent Binbaşının yanına gönderdi.
Ordada karşıma personel şefi astsubay arkadaş, Bülent Bey'in referansı olmasına rağmen işe alamam; bir sene tecil gerekli dedi. Üstelik azarlar gibi.
Deli olmak işden değil.
Askeri tersaneye gireceksin; asker, askerden tecil istiyor.
Tamamen çöktüm.
Birden aklıma o zamanın Türkiye'nin en genç Kurmay binbaşısı sonraları Özal dönemin Tümamirali amcamoğlu
Saim Ergün geldi. Koşarak ona sığındım.
Tekirdağ mayın tarama gemi komutanı.
Hemen aldı beni assubay personel şefinin yanına götürdü.
Ast, üst ilişkisi içerisinde, saygı çerçevesinde, Fuat benim amcamoğlu dedi ve ben Gölcük Tersanesi 200 müdürlüğünde makina dizayn şefliğinde göreve başladı. Deniz Mühendis Üsteğmen Ercan Türken'in yanında sivil mühendis olarak göreve başladım.
Henüz 21 yaşındayım.
Gölcük Tersane Komutanlığında kırkın üzerinde fabrika. Askeri gemilerin tüm bakım tutumlarının kızağa alınarak yapıldığı; bir de üstelik Kıbrıs savaşına katılan Berk ve Peyk kuruvazörlerin sıfırdan başlamak üzere, bizim tarafımızdan imalatından sorumlu iki, üç makina mühendisden biriyim.
21.Aralık.1972 göreve başladım.
Mart.1974 Yassıada Deniz Yedek Subay Okulu dört ay.
Tam 19.Temmuz.1974 deniz asteğmen rütbesi takacağımız güne geldik.
O gün kulağımıza fısıltılar gelmeye başladı. Kıbrıs çıkarması haberleri.
Evlatları için gurur günü olacak 19.Temmuz.1974. Nişanlım, annem, babam ve İstanbul'da yaşayan amcamlar, diğer arkadaşlarımın aileleri gibi, Heybeliada'da, onları Yassıadaya getirecek askeri deniz aracını beklerlerken bir anons duyarlar.
Yeni deniz yedek subaylar, emir gereği Yassıada'dan cepheye gönderildiler.
Ailem o an yıkılır.
Üstelik kardeşim Faruk'da asker. İstanbul Akpınar birliğinde uçak savar çavuş.
Tabi bizim rütbe merasimi bir gece önceden iptal.
Bizler, Yassıada'da bize gelecek cephe emrini bekliyoruz.
Taze kuvvet.Yeni askeri eğitimden çıkmışız. Bizden iyi savaşacak asker olabilirmi?
Babam haydi hanım Fuat'ı kaybettik. Gel diğer küçük oğlumuza bakalım diyerek, kardeşimin birliğine giderler. Koskoca birlikte tek bir tank, araç cephane kalmamış.
Bir ayağı sakat asker nöbette.
Babam eyvah hanım.
İki oğlumuzda savaşta.
Emniyet mensubu olarak gurur duyuyor ama Yarabbi ne olur bir oğlumu bize bağışla diye dua ediyor.
Amcamların evine dönüyorlar.
Annem, babamın göz yaşları dinmiyor.
Gelelim Yassıadaya bize.
Daha önce kuralar çekilmişti. Herkesi kurasının çıktığı yere askeri deniz araçlarla götürdüler.
Ben askeri kural gereği, kurasız geldiğim yere Gölcük Tersanesine gideceğim.
Kendi imkanlarımla giderim dedim. Uygundur dediler.
Gölcük'e yola çıkmadan; anneme babama bir bakayım dedim. Amcamlara gittim.
O annemin babamın bana sarılışlarını bir görseniz. Hem ağlıyorlar, hem sarılmadan beni bırakmıyorlar.
Hiç unutmam babamın şu sözünü.
" Hanım Allah'a şükür bir evladımızı kaybettik ama diğer yavrumuza kavuştuk."
Meğersem babam emniyet mensubu hesabıyla kardeşim Faruk'un birliğinin Trakya Saray civarlarında ormanlık alanda mevzilendiklerini biliyormuş.
Yunanistan'dan gelecek bir karşı saldırıda vatanı korumak ve kardeşimin kıtasının hedefi Atina.
Ben hemen Gölcük Tersanede görevime başladım.
20.Temmuz.1974
Makina dizayn şefimiz Deniz yük.mak.müh. Yüzbaşı Ahmet Cavit Gür.
Tüm ekibimize hazır olun.Her an, Mersin'e yara alan gemilerimizin onarımları için gidebiliriz.
Türk milletinin birlik beraberlik gücü. Gölcük'de halk sakin. Tüm fırınlar açık. Esnaf ve halkda bir telaş yok.
Hele gıda stoku yapmak kimsenin aklına gelmiyor.
Ve acı haber Adatepe, Tınaztepe iki can damarı kuruvazörlerimizden biri yara almış. Mersin'de acil onarımı için bizleri bekliyor.
Özel bir askeri uçakla ben dahil beş kişilik teknik ekip hazırlığımızı yapmak üzereyken kötü haberi alıyoruz.
Yanlış bir istihbarattan kendi savaş uçaklarımız, tepe sınıfı gemimizin birini kullanılmaz hale getirerek batırıyor.
Başarılı bir Kıbrıs Barış Harekatı. Akabinde, savaş gemileriniz ve denizaltılarımızın tamamı Amerika menşeyli. Ve Amerika ambargosu.
İnanırmısınız vatan için bizdeki geceli gündüzlü çalışmayı bir görseniz. Denizaltılarımızın soğutma grubunun devasa kapaklarını, on bir defa dökerek başardığımızı hatırlarım.
Uçak savar, top nişanğahları Amerika amborgosunda. Elimizde nişanğah yok.
Ama varan aşkıyla onlarında hakkından geldik.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.