Gün geçmiyor ki Malatya ismi yaygın basında yer almasın.
Bir türlü bitmeyen depremler, bir türlü bitmeyen yıkımlar, bir türlü bitmeyen deprem konutları,21 metrekareye hapsolmuş esnaflar, mücbir sebebin uzatılmaması nedeniyle sıkıntı yaşayan iş çevreleri, vs.
Bu kez de TV ve haber sitelerinde yol kapatan esnaflar nedeniyle Malatya yaygın basında yer aldı.
Atatürk (Kışla) Caddesi esnafının çilesi bitmek bilmiyor.
“Malatya’nın tek ışık yanan yeri orası, bir anda oraya işlevsiz hale getirmek doğru değil. Esnaf da haklı. TOKİ başkanını aradım. Bir gün sonra geldi. Bölgenin bir kısmını TOKİ başkanı ile gezdik. Arkadan inşaatlar devam edecek. Sonrasında da dükkanlar yıkılacak.”
Yukarıdaki cümleler Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’e ait.
Esnaf dertli. Şehrin yeni belediye başkanının kendilerine söz verip, yıl sonuna kadar cadde esnafına dokunulmayacağını söylediğini aktarıyorlar.
Bunu aylardır dile getirmelerine rağmen, bir yol alınamadı. Atatürk Caddesi Saray Mahallesi ile birlikte rezerv alanı ilan edilince bölgenin yıkımına karar verildi.
Esnaf;
“Yıl sonuna kadar yıkım yok dediler, kiralarımızı ödedik.
Yıkım yok dediler, dükkanlarımızı tamir ettirdik.
Yıkım yok dediler, yeni malzeme sipariş ettik,
şimdi bizim bu masraflarımızı kim ödeyecek?” diye soruyor.
Elbette şehrin ayağa kalkması için ne gerekiyorsa yapılmalı ama zaten depremin vurduğu, evine ekmek götürmek için türlü zorluklara katlanan esnafa daha duyarlı yaklaşılamaz mıydı?
Apar topar elektriklerini kesip, zorla çıkmaları için kolluk kuvveti göndermek de nedir?
Esnafın iş yapması istenen konteynerlerin elektrikleri, suları bağlandı mı?
Alt yapıları tamamlandı mı? Konteynerler satış yapmaya uygun hale geldi mi? Alınan bilgilere göre pek değil.
Bir esnaf bozulan peynirini çökeleğini çöpe dökerken isyan ediyordu. Bir başka esnaf dükkanın içindeki rafları sökmek istediğini ancak elektrik olmadığı için sökemediğini söylüyordu.
Saatlerce kapatılan yola rağmen yetkililerden 1 kişinin bile gidip dert dinlememesi çok düşündürücü.
Asıl düşündürücü olan taraf ise maalesef devletin polisi ile esnafın karşı karşıya bırakılmasıydı.
Oysa konuşularak, orta bir yol bulunarak bu sorun hiç bu kadar büyümeden çözülebilirdi. Ama her zaman olduğu gibi yine karşımıza “Ben yaptım oldu” anlayışı çıktı.
Malatya da maalesef bu anlayış nedeniyle bir kez daha yaygın basında hak etmediği şekilde yer aldı.
‘BEN YAPTIM OLDU’ ANLAYIŞI!
Gün geçmiyor ki Malatya ismi yaygın basında yer almasın.
Bir türlü bitmeyen depremler, bir türlü bitmeyen yıkımlar, bir türlü bitmeyen deprem konutları,21 metrekareye hapsolmuş esnaflar, mücbir sebebin uzatılmaması nedeniyle sıkıntı yaşayan iş çevreleri, vs.
Bu kez de TV ve haber sitelerinde yol kapatan esnaflar nedeniyle Malatya yaygın basında yer aldı.
Atatürk (Kışla) Caddesi esnafının çilesi bitmek bilmiyor.
“Malatya’nın tek ışık yanan yeri orası, bir anda oraya işlevsiz hale getirmek doğru değil. Esnaf da haklı. TOKİ başkanını aradım. Bir gün sonra geldi. Bölgenin bir kısmını TOKİ başkanı ile gezdik. Arkadan inşaatlar devam edecek. Sonrasında da dükkanlar yıkılacak.”
Yukarıdaki cümleler Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’e ait.
Esnaf dertli. Şehrin yeni belediye başkanının kendilerine söz verip, yıl sonuna kadar cadde esnafına dokunulmayacağını söylediğini aktarıyorlar.
Bunu aylardır dile getirmelerine rağmen, bir yol alınamadı. Atatürk Caddesi Saray Mahallesi ile birlikte rezerv alanı ilan edilince bölgenin yıkımına karar verildi.
Esnaf;
“Yıl sonuna kadar yıkım yok dediler, kiralarımızı ödedik.
Yıkım yok dediler, dükkanlarımızı tamir ettirdik.
Yıkım yok dediler, yeni malzeme sipariş ettik,
şimdi bizim bu masraflarımızı kim ödeyecek?” diye soruyor.
Elbette şehrin ayağa kalkması için ne gerekiyorsa yapılmalı ama zaten depremin vurduğu, evine ekmek götürmek için türlü zorluklara katlanan esnafa daha duyarlı yaklaşılamaz mıydı?
Apar topar elektriklerini kesip, zorla çıkmaları için kolluk kuvveti göndermek de nedir?
Esnafın iş yapması istenen konteynerlerin elektrikleri, suları bağlandı mı?
Alt yapıları tamamlandı mı? Konteynerler satış yapmaya uygun hale geldi mi? Alınan bilgilere göre pek değil.
Bir esnaf bozulan peynirini çökeleğini çöpe dökerken isyan ediyordu. Bir başka esnaf dükkanın içindeki rafları sökmek istediğini ancak elektrik olmadığı için sökemediğini söylüyordu.
Saatlerce kapatılan yola rağmen yetkililerden 1 kişinin bile gidip dert dinlememesi çok düşündürücü.
Asıl düşündürücü olan taraf ise maalesef devletin polisi ile esnafın karşı karşıya bırakılmasıydı.
Oysa konuşularak, orta bir yol bulunarak bu sorun hiç bu kadar büyümeden çözülebilirdi. Ama her zaman olduğu gibi yine karşımıza “Ben yaptım oldu” anlayışı çıktı.
Malatya da maalesef bu anlayış nedeniyle bir kez daha yaygın basında hak etmediği şekilde yer aldı.
Ekleme
Tarihi: 18 Temmuz 2024 - Perşembe
‘BEN YAPTIM OLDU’ ANLAYIŞI!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.