Fatih DULKADİROĞLU
Köşe Yazarı
Fatih DULKADİROĞLU
 

SÖZÜN SESİ

İnsan ilişkilerinin temelini konuşma adabı oluşturur. Sesimizin tonu, neyi nasıl söylediğimiz, ne söylediğimizden çok daha önemlidir. Eşimizle, çocuklarımız ya da arkadaşlarımızla konuşmalarımızda seçeceğimiz sözcükler, sözcüklerin söyleniş biçimi, kişiliğimizi yansıtır. Bu nedenle, tonlamayı doğru seçip ağzımızdan çıkan sözcüklerle birlikte mimiklerimize de özen göstermeliyiz. Kaşlarını kaldırarak, gözlerini belerterek, kaktüse benzeyen bir dille konuşan birini sevimli bulabilir misiniz? Kullandığımız sözcüklerin sağa sola çarparak kulağa girmesiyle, yumuşak bir ses tonuyla kulağa girmesi arasındaki dengeyi çok iyi kurmalıyız. Bu nedenledir ki dilimize “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” özdeyişi yerleşmiştir. ​Hoyrat bir dille karşılanmak hiç kimseyi mutlu etmez. Bu durumda: Kalbimizden ve beynimizden çıkan sözcüklerin sorumluluğunu taşımamız, kullandığımız kötü sözcüklerin sonuçlarına katlanmayı da kabullenmemiz gerekir. Küçük düşürücü bir dil kullanmak hiç kimseyi yüceltmez. Her ne kadar “İnsanın dilini derdi belirler” dense de dilimizin kötü olması yaramızı sağaltmaz. Bu yüzden, söylediklerimizin esiri olmaktansa söylemediklerimizin efendisi olmayı yeğlemeliyiz. İnsanız, herhangi bir olay ya da söz karşısında öfkelenebiliriz. O an içimizde sakladığımız bütün kötü sözcükler ipini aşındırmış boncuk taneleri gibi saçılır ortalığa… Sakinleştiğimizde, yaptığımızdan utanç duymak, sağa sola saçılan sözcükleri ivedilikle toplamaya çabalamak yerine, öfkemize gem vurup, onu denetim altına almayı neden denemiyoruz? Eleştirel yaklaşımları daha özenli karşılamalı, eleştirinin olumlu ya da olumsuz yanlarını akıl süzgecimizden geçirerek tepki vermeliyiz. Bir yarasa gibi yüzümüze çarpan olumsuz eleştiri karşısında kırgınlık göstermek yerine, sözcüklerimizi daha dikkatli seçerek kırıp dökmeden yanıt verebilmeliyiz. Doğru iletişim kurabilmek için doğru düğmelere basmalı, sesimizin tonuyla anlam değiştiren sözlerimizi, zemberek dizen bir saatçi dikkati ile seçmeliyiz. Unutmamalıyız ki ses tonumuz, bizden çıktığı şiddetiyle geri döner. Bu nedenle, sesimizin nasıl dönmesini istiyorsak o tonda konuşmalı, konuşmayı beceremiyorsak konuşmamayı öğrenmeliyiz. “Dil böyledir işte! Onu iyi bilmezseniz söylemek istemediğiniz şeyleri söyletip iş açar başınıza” diyor Feyza Hepçilingirler… Haksız mı?
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2024 - Perşembe
Fatih DULKADİROĞLU

SÖZÜN SESİ

İnsan ilişkilerinin temelini konuşma adabı oluşturur. Sesimizin tonu, neyi nasıl söylediğimiz, ne söylediğimizden çok daha önemlidir. Eşimizle, çocuklarımız ya da arkadaşlarımızla konuşmalarımızda seçeceğimiz sözcükler, sözcüklerin söyleniş biçimi, kişiliğimizi yansıtır. Bu nedenle, tonlamayı doğru seçip ağzımızdan çıkan sözcüklerle birlikte mimiklerimize de özen göstermeliyiz.
Kaşlarını kaldırarak, gözlerini belerterek, kaktüse benzeyen bir dille konuşan birini sevimli bulabilir misiniz?
Kullandığımız sözcüklerin sağa sola çarparak kulağa girmesiyle, yumuşak bir ses tonuyla kulağa girmesi arasındaki dengeyi çok iyi kurmalıyız. Bu nedenledir ki dilimize “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” özdeyişi yerleşmiştir. ​Hoyrat bir dille karşılanmak hiç kimseyi mutlu etmez. Bu durumda: Kalbimizden ve beynimizden çıkan sözcüklerin sorumluluğunu taşımamız, kullandığımız kötü sözcüklerin sonuçlarına katlanmayı da kabullenmemiz gerekir.
Küçük düşürücü bir dil kullanmak hiç kimseyi yüceltmez. Her ne kadar “İnsanın dilini derdi belirler” dense de dilimizin kötü olması yaramızı sağaltmaz. Bu yüzden, söylediklerimizin esiri olmaktansa söylemediklerimizin efendisi olmayı yeğlemeliyiz.
İnsanız, herhangi bir olay ya da söz karşısında öfkelenebiliriz. O an içimizde sakladığımız bütün kötü sözcükler ipini aşındırmış boncuk taneleri gibi saçılır ortalığa… Sakinleştiğimizde, yaptığımızdan utanç duymak, sağa sola saçılan sözcükleri ivedilikle toplamaya çabalamak yerine, öfkemize gem vurup, onu denetim altına almayı neden denemiyoruz?
Eleştirel yaklaşımları daha özenli karşılamalı, eleştirinin olumlu ya da olumsuz yanlarını akıl süzgecimizden geçirerek tepki vermeliyiz. Bir yarasa gibi yüzümüze çarpan olumsuz eleştiri karşısında kırgınlık göstermek yerine, sözcüklerimizi daha dikkatli seçerek kırıp dökmeden yanıt verebilmeliyiz.
Doğru iletişim kurabilmek için doğru düğmelere basmalı, sesimizin tonuyla anlam değiştiren sözlerimizi, zemberek dizen bir saatçi dikkati ile seçmeliyiz.
Unutmamalıyız ki ses tonumuz, bizden çıktığı şiddetiyle geri döner. Bu nedenle, sesimizin nasıl dönmesini istiyorsak o tonda konuşmalı, konuşmayı beceremiyorsak konuşmamayı öğrenmeliyiz.
“Dil böyledir işte! Onu iyi bilmezseniz söylemek istemediğiniz şeyleri söyletip iş açar başınıza” diyor Feyza Hepçilingirler… Haksız mı?
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

02
Kasım
05
Ağustos
18
Temmuz
08
Temmuz
03
Temmuz
02
Temmuz
19
Haziran
11
Haziran
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.