Dr.Hüseyin Aydıncak
Köşe Yazarı
Dr.Hüseyin Aydıncak
 

BİLGİHAN ABİ SENİN KAŞENİN DE YEMİNİ VAR MI?

-1976 Ekim ayında Tıp Fakültesinden mezun oldum, SSK Genel Müdürlüğüne tayin başvurusunda bulundum, ahbaplarım vasıtasıyla Memleketim diye Malatya Hekimhan SSK dispanserine atandım. SSK nın bursiyeri olarak okumuştum, 4 yıl sürecek mecburi hizmetime başlamak, bir de bir an önce maaşımı alıp aile bütçesine katkıda bulunmak için, hemen göreve başlamak üzere Elden götürdüğüm evraklarımla Malatya SSK bölge müdürlüğüne başvuru da bulundum. Bölge müdürlüğünden Hekimhan'da henüz kurulu bir düzen yok denilip, orayı hazırlayana kadar Malatya SSK Hastanesinde göreve başlamam istendi. Gittim Başhekimliğe durumu anlattım. Şimdilik Dahiliye Mütehasısı Dr.Bilgihan Gökhan ile beraber çalışın denildi. Sevinidim … -Dr.Bilgihan abi ailecek tanıdığımız bir büyüğümdü. Kişisel olarak yüz yüze gelmemiştik, ama ismen biliyordum. Ben 1953-1957 yılları arasında ,10-12 yaşlarımda Temelli pasajında gömlekçi çıraklığı yaparken Bilgihan abinin babasının (Zalatacı Musdo) Teze caminin duvarı dibindeki küçük barakalarda bir dükkanı vardı. Dükkanın da karşısında çok güzel lavaş ekmek yapan fırın vardı. Kalfalara Gaziantepli pidecilerden lahmacun yaptırırdım, O zaman tanesi 20 kuruştu. Benim Haftalığım 50 kuruş falan. Lahmacun yemek nere ben nere…Kalfalara Lahmacun alırdım. Ben öğlenleri genelde eve gider yemek yer gelirdim. Bazanda kendime Çeyrek lavaş ekmek alır, Zalatacı Musdo amcadan bazan 2.5 kuruşluk, bazan da 5 kuruşluk çökelek alır lavaş ekmeğimle dürüm yaparken Zalatacı Musto amcadan biraz da üzerine toz kırmızı biber dökmesini rica ederdim, beni kırmaz biber çuvalından bir çimdik biber alır çökeleğimin üzerine dökerdi. Dürümüm tamam, artık değme lahmacunlara değişmem. Öğlen Kalfalar Lahmacunları yerken ben de teze cami şadırvanından testi ile getirdiğim sudan bir bardak doldurup dürümüme arkadaş yapar zevkle karnımı doyururdum. Şükürler olsun. Ayıca Bilgihan abinin bir kız kuzeni de liseden arkadaşımdı. -Bilgihan abinin poliklinik odasına girdim, kendimi tanıttım, çok sevindi. "Ben yatan hastalarımın vizitine çıkacağım, SEN BENİM KAŞEYİ AL,ÇALIŞMAYA BAŞLA KAŞEYİ VUR  diye imzala" dedi çıktı gitti. İlk günüm, Daha önce 4. Sınıfta 1 ay Sağlık ocaklarında staj yapmıştım, iyi kötü ilaçları yazabilirim gerekirse Vademakum denilen ilaç rehberine bakarım. Ama evrakları tanımıyorum, sistemi bilmiyorum. Yüzme bilmeyenlerin denize atılması gibi bir durum... Başladım muayeneye. Tabi bir taraftan kendi memleketimde hizmet vermenin gururu. Bir taraftan da tanıdıklara hava basmanın zevki ile epey hasta baktım. Kaşeyi basıp altına "Y" diye imza atarak İlaç da yazdım, hastalık raporu da verdim. -Muayene için sıra bekleyenler arasında Metconun Muhammet amca da vardı. Muhammet amcanın mesleği marangozluktu, kapı pencere, evlerde tavan ve taban tahtalama gibi işler yapardı. Anneannemlerin mahalle komşusuydu. Ben 10-12 yaşlarında iken bizim evimize de kapı, pencere yapmıştı. Annem ona "Muhammet dayı" ya da kısaca "dayı" derdi. Annem Dayıya çalışırken ayran içip içemeyeceğini sormuştu. Dayı "içerim biraz da tuz koy" dedi. Annem ayranı getirdi, dayının bir pala bıyığı var ki sorma gitsin .Bu bıyıkla ayranı nasıl içeceğini izlerken dayı ayranı içti, sonra bakır tasa bıyıklarına bulaşan ayranı sıkıp onu da içti…öööğğğ… Dayı Dr.Bilgihan abinin eşinin de esas dayısı. Bir an önce dayı gelsin de gururlanarak işini göreyim diye sabırsızlıkla sıranın ona gelmesini beklerken Bilgihan abi geldi. Sıra dayıya geldi. Dayı içeri girdi, Erzurum'dan kızı, damadı torunları gelmişmiş, damadı için rapor almaya gelmiş. "Bilgihan çocuklar geldi, izinleri bitti. Ben torunlara doymadım, damada birkaç gün rapor versen de çağaları birez daha sevsem" "Yok dayı olmaz, ben yeminliyim" "Yav etme dutma birkaç gün rapor ver" "Valla olmaz dayı benim yeminim var" diye muhabbet uzadıkça uzadı. Dayıya kıyamıyorum, ama makam sahibi direniyor. Sonunda Bigihan abinin elinden kaşeyi kaptım "Bilgihan abi senin kaşenin de yemini var mı?" diye sordum, "Ne oldu ki?" dedi "Sen gelene kadar 10 kişiye rapor verip kaşeni bastım, bu da 11. kişi olsun" deyip dayının eniştesinin raporunu kaşeleyip "Y" diye imzaladım. Dayı alnımdan öpüp raporu alıp gitti.. Bilgihan abi bir süre şaşkın, şaşkın bakındı, sonra kahkahayı bastı. Yemin meselesini sordum. "Ben hemşeridir, personeldir diye tanıdıkların aracılığıyla gelenlere rapor verdim, sonra Bilgihan para ile rapor veriyor diye adım dillendi" Meğer bana aracı olarak gelenler onlardan para alıyorlarmış, ben de yemin ettim, hastalık dışında rapor vermiyorum" dedi.
Ekleme Tarihi: 09 Temmuz 2024 - Salı
Dr.Hüseyin Aydıncak

BİLGİHAN ABİ SENİN KAŞENİN DE YEMİNİ VAR MI?

-1976 Ekim ayında Tıp Fakültesinden mezun oldum, SSK Genel Müdürlüğüne tayin başvurusunda bulundum, ahbaplarım vasıtasıyla Memleketim diye Malatya Hekimhan SSK dispanserine atandım.
SSK nın bursiyeri olarak okumuştum, 4 yıl sürecek mecburi hizmetime başlamak, bir de bir an önce maaşımı alıp aile bütçesine katkıda bulunmak için, hemen göreve başlamak üzere Elden götürdüğüm evraklarımla Malatya SSK bölge müdürlüğüne başvuru da bulundum.
Bölge müdürlüğünden Hekimhan'da henüz kurulu bir düzen yok denilip, orayı hazırlayana kadar Malatya SSK Hastanesinde göreve başlamam istendi. Gittim Başhekimliğe durumu anlattım. Şimdilik Dahiliye Mütehasısı Dr.Bilgihan Gökhan ile beraber çalışın denildi. Sevinidim …
-Dr.Bilgihan abi ailecek tanıdığımız bir büyüğümdü. Kişisel olarak yüz yüze gelmemiştik, ama ismen biliyordum.
Ben 1953-1957 yılları arasında ,10-12 yaşlarımda Temelli pasajında gömlekçi çıraklığı yaparken Bilgihan abinin babasının (Zalatacı Musdo) Teze caminin duvarı dibindeki küçük barakalarda bir dükkanı vardı. Dükkanın da karşısında çok güzel lavaş ekmek yapan fırın vardı. Kalfalara Gaziantepli pidecilerden lahmacun yaptırırdım, O zaman tanesi 20 kuruştu. Benim Haftalığım 50 kuruş falan. Lahmacun yemek nere ben nere…Kalfalara Lahmacun alırdım.
Ben öğlenleri genelde eve gider yemek yer gelirdim. Bazanda kendime Çeyrek lavaş ekmek alır, Zalatacı Musdo amcadan bazan 2.5 kuruşluk, bazan da 5 kuruşluk çökelek alır lavaş ekmeğimle dürüm yaparken Zalatacı Musto amcadan biraz da üzerine toz kırmızı biber dökmesini rica ederdim, beni kırmaz biber çuvalından bir çimdik biber alır çökeleğimin üzerine dökerdi. Dürümüm tamam, artık değme lahmacunlara değişmem. Öğlen Kalfalar Lahmacunları yerken ben de teze cami şadırvanından testi ile getirdiğim sudan bir bardak doldurup dürümüme arkadaş yapar zevkle karnımı doyururdum. Şükürler olsun.
Ayıca Bilgihan abinin bir kız kuzeni de liseden arkadaşımdı.
-Bilgihan abinin poliklinik odasına girdim, kendimi tanıttım, çok sevindi.
"Ben yatan hastalarımın vizitine çıkacağım, SEN BENİM KAŞEYİ AL,ÇALIŞMAYA BAŞLA KAŞEYİ VUR  diye imzala" dedi çıktı gitti.
İlk günüm, Daha önce 4. Sınıfta 1 ay Sağlık ocaklarında staj yapmıştım, iyi kötü ilaçları yazabilirim gerekirse Vademakum denilen ilaç rehberine bakarım. Ama evrakları tanımıyorum, sistemi bilmiyorum. Yüzme bilmeyenlerin denize atılması gibi bir durum... Başladım muayeneye. Tabi bir taraftan kendi memleketimde hizmet vermenin gururu. Bir taraftan da tanıdıklara hava basmanın zevki ile epey hasta baktım. Kaşeyi basıp altına "Y" diye imza atarak İlaç da yazdım, hastalık raporu da verdim.
-Muayene için sıra bekleyenler arasında Metconun Muhammet amca da vardı. Muhammet amcanın mesleği marangozluktu, kapı pencere, evlerde tavan ve taban tahtalama gibi işler yapardı. Anneannemlerin mahalle komşusuydu. Ben 10-12 yaşlarında iken bizim evimize de kapı, pencere yapmıştı. Annem ona "Muhammet dayı" ya da kısaca "dayı" derdi. Annem Dayıya çalışırken ayran içip içemeyeceğini sormuştu.
Dayı "içerim biraz da tuz koy" dedi.
Annem ayranı getirdi, dayının bir pala bıyığı var ki sorma gitsin .Bu bıyıkla ayranı nasıl içeceğini izlerken dayı ayranı içti, sonra bakır tasa bıyıklarına bulaşan ayranı sıkıp onu da içti…öööğğğ…
Dayı Dr.Bilgihan abinin eşinin de esas dayısı. Bir an önce dayı gelsin de gururlanarak işini göreyim diye sabırsızlıkla sıranın ona gelmesini beklerken Bilgihan abi geldi. Sıra dayıya geldi. Dayı içeri girdi, Erzurum'dan kızı, damadı torunları gelmişmiş, damadı için rapor almaya gelmiş.
"Bilgihan çocuklar geldi, izinleri bitti. Ben torunlara doymadım, damada birkaç gün rapor versen de çağaları birez daha sevsem"
"Yok dayı olmaz, ben yeminliyim"
"Yav etme dutma birkaç gün rapor ver"
"Valla olmaz dayı benim yeminim var" diye muhabbet uzadıkça uzadı.
Dayıya kıyamıyorum, ama makam sahibi direniyor.
Sonunda Bigihan abinin elinden kaşeyi kaptım
"Bilgihan abi senin kaşenin de yemini var mı?" diye sordum,
"Ne oldu ki?" dedi
"Sen gelene kadar 10 kişiye rapor verip kaşeni bastım, bu da 11. kişi olsun" deyip dayının eniştesinin raporunu kaşeleyip "Y" diye imzaladım.
Dayı alnımdan öpüp raporu alıp gitti..
Bilgihan abi bir süre şaşkın, şaşkın bakındı, sonra kahkahayı bastı. Yemin meselesini sordum.
"Ben hemşeridir, personeldir diye tanıdıkların aracılığıyla gelenlere rapor verdim, sonra Bilgihan para ile rapor veriyor diye adım dillendi"
Meğer bana aracı olarak gelenler onlardan para alıyorlarmış, ben de yemin ettim, hastalık dışında rapor vermiyorum" dedi.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.