Biz çocukluğumuzda köy ortamında Tandır ekmeği, yufka, Bazlama, ekşili ekmek yerdik. Fırın ekmeklerini bilmezdik.
Şimdi gurbetlerde özlemini çektiğim bu ekmekleri zaman zaman Malatya'dan kargo ile getirtiyorum. Artık AVM lerde, Marketlerde çok çeşitli ekmek, yufka türleri bulunuyor. Ama illaki tam buğday unundan yapılmış Malatya yufkasıyla yeşil soğan, maydanoz, çökelek veya Malatya pendirinden dürüm yapıp üzerine has tereyağı sürüp yemenin zevki bir başka oluyor.
Bu duygular beni 50 li yılların MALATYA 'sının ESKİMALATYA' sına götürdü.
O günleri yaşayanlar anılarını tazelesin, o günleri bilmeyenler de neler yaşandığını bilsin, öğrensin...
5-6 YAŞLARINDA ANNEMLE YUFKA PİŞİRİRDİK
Benden 5 ve 6 yaş küçük iki kardeşimin bakımı, hayvanların bakımı, bağ bahçe işleri, Kazak erkek babamın hizmeti falan derken şehirden köye 14 yaşında gelin gelen annem eziliyor. Canı çıkıyor...
Kardeşlerimin bakımında, hayvanların bakımında gücüm yettiğince yardımcı oluyorum.
O zamanlar ESKİMALATYA' da fırın yoktu. Ya tandır ekmeği yapılıyor ya da birkaç günde bir ekşilime ekmeği veya yufka yapılıyordu. Anneme ekmek pişirirken de yardımcı olurdum.
Annem hamuru hazırlarken ben de eşeğe yükleyip bahçeden getirdiğim 5-6 yaşındayım haşhaş sapları ve çalı çırpıyı ocağa yerleştirip ateşi yaktım...
Başladık yufka pişirmeye. Annem yufkayı oklava ile açıp sacın üzerine seriyor, yufka kabarınca ben de PİŞİRGEÇ denilen ekmek çevirme aparatı ile alt üst ediyorum.
İş böyle hoş hoş gitmiyor.
Haşhaş çırpısı biraz da yaş, yanmıyor, içi boru şeklinde olduğu için ocaktaki baş kısım tutuşur geride kalan kısmından gözleri yaşartacak kadar yoğun duman çıkartırdı. Haşhaş çırpısı dengesiz enerji veriyordu. Bir parlıyor, bir sönüyordu. Sacın altında belli bir alev olması lazım, alev azalınca ekmek pişmiyor, Annem
"Ulan ekmek BAĞAÇ oldu körmüsün, görmüyümüsün"
Deyip oklavayı tok diye kafama indiriyor.
Çalı çırpı atıp alevi çoğaltınca bu defa yufka birden kabarıp, yanar gibi olunca, Annem
"Ulan depe göz görmüyümüsün ekmek BEZERDİ"
Diye oklavayı tok diye kafama indiriyor. (Küfürleri Sansürledim)
Oysa ben daha 5-6 yaşlarındayım, ekmek pişirmeyi nerden bileyim. İmkânsızlıklar yüzünden mecbur ekmek ustası oluyordum...
Öyle böyle ekmeği pişiriyoruz, annem yağ küpünden bir kaşık tereyağı çıkarıyor. Yufkayı güzelce yağlıyor, yeşil soğan ve kendi yaptığımız pendirden bir dürüm yapıp güzel sözler söyleyerek ikram edip gönlümü alıyor. Ayrıca da ıspanak ve çökelekten hazırladığı malzemeyi yufkaya koyarak börek yapıp pişirip iki yüzüne tereyağı sürerek veriyordu.
Anneme asla kızmadım. Kader utansın. Kaderin elinden Aciz kalıyordu.
Mekânı cennet olsun, nurlar yatağı olsun.
NOT
BAĞAÇ
Mayası tutmadan pişirilen ekmek,
köze düşüp yanan, hakkıyla kızarmamış ekmeklere de bağaç oldu rerlerdi
BEZERMEK
Rengini atmak, birden kızarmak.