ÖĞLEN YEMEĞİNDE YEMEK İÇİN FIRINDAN ALIP BAĞAJA KOYDUĞUM YEMEĞİ İKİNDİ VAKTİ ANCAK YEMEK NASİP OLDU
-Ayancık Sinop Çamurca koyunda Askerlik görevini yaptığım Radar komutanlığına bağlı Eğitim ve dinlenme tesisi vardı. Plaj güzel, sosyal imkanlar güzel, ama gel gelelim ki, sıkıcıydı. Statükoculuk ağır basıyordu. Mesela Lojmanlardan hareketle kampa personel eş ve çocuklarını götürecek aracın ön sıralarında komutan eşi için ayrılan bir koltuğa alt rütbede başka birinin eşi otursa derhal oradan kaldırılır başka yere oturtulurdu. Diğer yerler de Rütbelere göre düzenlenirdi, Kampın kafeteryasındaki öğlen ve akşam yemekleri de rütbeye göre dağıtılırdı. Bir astsubay çavuşun yemek için ciyak, ciyak bağıran 2 yaşındaki çocuğuna üst rütbelilerin yemeklerinin dağıtımı bittikten sonra ancak yemek verilirdi.
-Hiyerarşik düzenden hoşlaşmayan mesai arkadaşlarım zaman zaman tatil günlerinde başka bir yerde zaman geçirmek istediler,
Hemen Radar kampının bulunduğu Çamurca koyundan sonra gene güzel bir koy olan Ortalık koyu vardı. Orada bize ev sahipliği yapan bir de Rahmetli Haşim Çaylı vardı...Deniz kıyısında ağaçlık alan vardı, Güneşten korunmak isteyenler ağaç altında zaman geçirirlerdi. Burada ızgara yapmak da mümkündü. Geldiğimiz ana yolun solunda fındıklık vardı, Deniz kenarı rüzgârlı falan olursa Haşim Çaylı orayı da kullanmamıza istediğimiz kadar fındık yememize müsaade ediyordu, Allah Rahmet eylesin Ayranımızı da eksik etmezdi.
-5-6 değişik rütbedeki mesai arkadaşlarım ile Bir pazar günü öğlen yemeğinde kuzu dolması yaptırıp yemek için Ortalık koyuna gitmek üzere anlaştık. Herkes istediği saatte oraya gidecekti. Ben Kuzuyu doldurtturup öğlen yemeğine götürecektim. Kuzuyu Jetler yazıhanesinin yanındaki fırın çok harika hazırlıyordu. Onlara verdim pişip hazır olacağı saati söylediler. Ben eve geldim, köyden bir hasta geldi muayenehaneme gittim. Hastamın reçetesini yazdım, ilaçlarını getirdiler tarif ettim, iğnesi vardı yaptım gönderdim. Biraz daha oyalandıktan sonra kuzunun pişme saati geldi. Fırına gittim. Kuzu hazırdı. Arabamın bagajına kodular. Eşim Özcan Aydıncak'ı evden alıp gitmek üzere eve gittim. Kapının önünde bir taksi duruyordu. Özcan hasta var diye kapının önündeki taksiyi işaret etti. Arabamdan inip taksiye yaklaştım baktım çok sevdiğim bir ailenin annesi ve öğretmen kızları var. Eşi askerde olan Öğretmen Hanım 8 aylık gebeymiş, arı sokmuş, tüm vücudu şişmiş, kaşınıyormuş, dudakları şişmiş, yutkunma güçlüğü çekiyormuş, nefes almakta da zorlanıyormuş, ses kısıklığı, bulantı, baş dönmesi, halsizlik varmış. Kapıdan çıkmak üzere bekleyen eşime "Ben gelene kadar, hazır ol ve bekle"dedim hasta ile muayenehaneme gittim.
Öğretmen hanımın durumu kritikti. Ölüm kalım meselesiydi. Kuzu beklesin bagajda...Serum içinde ilaçlar verdim,2.5-3 saat sonra öğretmen hanım rahat nefes almaya başladı, vücudundaki, ağzındaki şişlikler, dudaklarındaki uyuşukluklar, yutma güçlüğü kayboldu. Ana kızı arabamla Ayancık Köyündeki evlerine bıraktım. Eve gittim, eşim Özcan'ı aldım, O zamanlar cep telefonu, halk bandı telsiz falan yoktu. Açlıktan, meraktan sabırsızca bizi bekleyen arkadaşlarımızın yanına gittik.
Öğlen yemeğine yiyeceğimiz kuzu dolmasını ancak İkindi de yemek nasip oldu