Bugün 21 Mart,
Nevruz Bayramı. Orta Asya'dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür.
Yaşadığı geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır.
Nev(yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve YENİGÜN anlamını taşıyan NEVRUZ , kuzey yarımkürede başta Türkler olmak üzere bir çok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır.
Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.
Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/YENİGÜN bayramı adıyla kutlanır.
Yüksek lisans dersinde, Eğitim Felsefesi hocamız şöyle söylemişti:
“ Hırsızlık, çingeneler toplumunda ödüllendirilmesi gereken bir davranıştır”
Yani kişi ne kadar büyük hırsızlık yaptıysa o kadar büyük ve kıymetli oluyor.
Benim oğlum akşam eve gelirken marketten sigara çalıp geliyor, ben sigaraya para vermiyorum diye övünüp, oğlu ile gurur duyan bir babaya bir başkası benim oğlum kuyumcudan altın bilezik çalıyor diye karşılık veriyor gururla. Dolayısıyla çocuklar büyüklerinden bunu görüp, bunu öğreniyor.
Eğitimciyim, 55 yaşındayım, 6 yaşında elimden tutularak getirilip, büyük bir hevesle dahil olduğum eğitim kurumlarında, neredeyse 50 yıldır değişik rol ve ünvanlarla, ( ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve yüksek lisans öğrenciliğim, ana sınıfı, ilkokul, ortaokul ve lise yöneticiliğim) adımlamaya devam ediyorum.
Bu süre zarfında, çok çeşiti insanla tanıştım, onlardan etkilendim ve onları etkiledim. Hayatıma dokunanlar ve hayatına dokunduklarım oldu.
Hakkı, hukuku, adaleti, merhameti, kul hakkını, sevgiyi ( vatan ve millet sevgisini, insan sevgisini, hayvan sevgisini, tabiat- doğa sevgisini ), saygıyı ( kendine, anne babasına, kardeşlerine, akraba ve arkadaşlarına, öğretmenlerine, amirlerine, diğer insanlara ve insanlığa, evrendeki bütün canlılara ve onların hak ve hukukuna, tabiata, doğaya, kanun ve kurallara), ödev ve sorumluluk bilincini, çalışkanlığı, gayret etmeyi, mücadele etmeyi, alın teri ve emeğin önemini, haksız kazancın ve kul hakkı yemenin yanlışlığını, edebi, ahlâkı, iyi niyeti, samimiyeti, dostluğun ve vefanın önemini anlatmaya ve aşılamaya çalıştım.
İşimi yaparken, bilgi ve tecrübemi esirgemedim, tembellik etmedim ya da öyle olduğunu düşünüyorum.
Topluma bakıyorum, bir baba, bir öğretmen, bir yönetici olarak ben böyle yaşadıysam ve hayatına dokunduğum insanlara bu şekilde yaşamayı öğretmeye çalıştıysam eğer ve diğer anne babalar, öğretmenler ve yöneticiler de benimle aynı istikamette, aynı duygu düşüncelerle çalıştıysa, toplumda, gördüğümüz bu olumsuzlukların sebebi ne?
Sorgulamak lazım değil mi?
Bütün bunların sebebi biz yetişkinler isek ve özür dilemek bir erdemse ben kendi adıma ÖZÜR DİLİYORUM ve bütün bu olumsuzluklara sebep olup, dünyayı bütün canlılar için yaşanmaz ve insanları güvenilmez hale getirenlerden de ÖZÜR DİLERİM demesini bekliyorum…
Bütün varlıklar için uyanış, diriliş günü olan ve yılbaşı olarak kabul edilen bu 21 Mart’ ta, yeni bir başlangıç olsun istiyorum.
Umutla ve özlemle.
Kalın sağlıcakla…
Celal TÜRKER
21 Mart 2025