İzmir-Selçuk, Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesinde gördüğüm kullanılmaz durumdaki ekte görselini sunduğum bu dikiş makinası beni 1953 yılına götürdü.
Dikiş makinesiyle Adafıdaki Aşağı bağlar İlkokulunun 3.Sınıfdayken yaz tatilinde Malatya Temelli Pasajında gömlekçi çıraklığına başladığımda tanışmıştım. İlkokulu bitirinceye kadar yaz tatillerinde gittiğim gömlekçi çıraklığına ilkokul bitince kadrolu eleman oldum.
İşe ilk başladığımda sağ el orta parmağıma bir bağ ile YÜKSÜK bağlandı. Orta parmağın birinci eklemine takılan yüksük, eklem avuca doğru 90 derecelik açı ile yatırılarak parmağın üçüncü eklemine bir bez parçası ile bağlanırdı.15 gün kadar parmak alışıncaya kadar çıkartmak yasaktı. Parmak zonklar, etrafında yaralar oluşurdu ama yatarken bile çıkartmak yasaktı. Bu arada da bol bol KIRPIK kumaşlara boş iğne batırıp dikiş diker gibi eksersizler yapıyorduk.
15 günlük bu hazırlık döneminden sonra düğme dikme işiyle görevlendirildim...
Çırak olmak kolay bir iş değil. Senden öncekilerin kaprislerine, eşek oğlu eşek eşek diye hakaretlerine, ense köküne atılan şaplaklara, kulaklarının dipleri yarılıp yara oluncaya kadar çekilmesine katlanmak zorundasın...
Ustadan, kalfalardan, kalfa yardımcılarından duyduğum azara, dayağa 1 yıl dayandım.
"İş yeri sırrı 4 duvar arasında kalır, burada olanı evde anlatmayın"
öğütüyle, sır tuttum evde aileme de bir şey anlatamadım. Sonunda gücüm yeteceğini bildiğim halde, aile terbiyemden, mesleki saygıdan, büyüğe saygıdan yaptıklarını sineye çektiğim kalfalardan biri beni çok dövüp, kafama da altın şövalye yüzüğünün taşı ile KOKLAR vurup canımı yaktığı için 2 defa dövdüm ve iş yeri sırrı demeden aileme şikayet edildim ve işten kovuldum…
NOT
YÜKSÜK
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç