Hani, sinemalarda film arası 'on dakika ara' verilir, sonra herkes devamını seyretmek için heyecanla yerine oturur ya; bu seyahatte abla ile kızkardeşinin yakınında oturan tüm yolcular da her mola bitiminde hemen gelip oturuyoruz koltuklarımıza. Bir tiyatro oyununu seyreder gibiyiz.
Artık elle ağız kapatılıp bastırılan gülme krizleri serbest bırakılmış, koro halinde kahkahalar eşlik ediyor, bu renkli hanımların sohbetine.
Konu bu defa bayramda kurban kesen komşularına geldi.
*****
"Bizim katta oturan Muharrem amca var ya abla."
"He, var. Noldu ki ona?"
"Bu bayramda kurban kesti."
"Allah kabul etsin."
"Allah ne kabul edecek onun kurbanını be abla."
"Kız neden ki?"
"Pinti herif! Sözde kurban kesti ama hiç kimseye bir parça et vermedi."
"Öyle kurban mı olur kız? Üçte ikisi mi, biri mi fakir fukaraya dağıtılır kurbanın."
"Ne ikisi, biri be abla, bir dirhem vermedi kimseye. Şurada kapı komşusuyuz bize bile vermedi"
"Kabul olmaz onun kurbanı."
"Olmaz tabi. Bayram öncesi gitmiş en büyüğünden bir soğutucu dolap almış, bütün eti ona doldurmuş diyorlar."
"Kız ne yapsın, et pahalı..."
...................
*****
Muharrem amcanın kurban diye kesip, stokladığı yıllık et ihtiyacı mevzuu bitince, yolcuların kahkaha tufanına sebep olan Zeynep'in nişanlıları konusu açıldı.
*****
"Kız abla Zeynep var ya."
"Üst kattaki Halime'nin kızı Zeynep mi?"
"Yok be abla. O daha küçücük. Yan binadaki Fatma teyze var ya, onun kızı Zeynep."
"Ha, şu Zeynep. Nolmuş ki ona?"
"Yine nişan attı. Bir sene içinde attığı üçüncü nişan oldu bu abla."
"Amanın! Kız hani geçen yıl evlenecekti bu? Sen demiştin, düğün davetiyesi geldi diye."
"He, geldi davetiye. İlk nişanlısıydı o. Tüm düğün hazırlıkları yapıldı, salon tutuldu, ev kiraladılar, dayayıp döşediler ama düğüne az bir zaman kala bu birden ayrıldı nişanlısından."
"Sebep ne ki?"
"Adamla Zeynep arasında çok yaş farkı varmış sözde. Anası, babası istememiş."
"Öyle miymiş gerçekten?"
"Bilmiyorum abla. Günahları boynuna, diyorlar ki; düzdükleri evdeki mobilyaya, beyaz eşyaya bunlar el koymuş. Bir çöp bile geri vermemişler oğlan tarafına."
"Şunlara bak hele!"
"İkinci ve üçüncü nişanlısına da aynısını yaptı be. Taktı, takıştırdı (bu arada eliyle kollarını, boynunu, kulağını gösteriyor) altın bilezikleri, yüzükleri, zincirleri, küpeleri. Kız abla her attığı nişandan servet edindi bu, servet."
"Kız nerden buluyor ki böyle adamları?"
"Güzelliğini kullanıyor, kandırıyor adamları herhalde."
*****
Bir sessizlik oluyor bu arada.
Sonra ablanın sesi duyuldu, yavaşça...
"Kız, tüh sana! Bu yaşa geldin, evlenecek bir adam bulamadın daha. Bak elin kızına! Bir yılda üç adam bulmuş, üstelik beğenmemiş, atmış üçünün nişanını da."
"Amannn sen de ablaaa..."
*****
(Bir sonraki yazı: DEDİKODUCU KOMŞU)