Rojan Mamo / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Türkiye’de Kızılay’ın kan stoklarındaki azalma alarm veriyor. Hastaneler ve Kızılay’ın kan ihtiyacını karşılayamaması nedeniyle hasta yakınları kan bağışçısı aramak için seferber olurken, kan bulunamadığı için ameliyat ertelendiği haberleri sosyal medya ve gazetelerde yer bulmaya başladı.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı kan transfüzyonu yapan bin 154 hastanenin bin 140 tanesinin tüm kan ihtiyaçları için Kızılay’a başvuru yapması gerekiyor. Türkiye’de kan bağışlarının yüzde 87’sini karşılayan Kızılay ise bağışçıların yetersizliği nedeniyle kan stoklarının tükenmek üzere olduğunu ifade ediyor.
9.Köy’e değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Veysi Ülgen ise Kızılay’ın deprem döneminde yaptığı çadır satışlarına dikkat çekerek kurumun güvensizliğinin kan bağışçılarının azalmasına neden olduğunu söyledi. Kan vermenin ve depolamanın kritik önemde olduğunu söyleyen Ülgen, durumu şöyle anlattı;
“İnsanlar kan ile yaşar. Kan olmadan insan olmaz ve bu nedenle kamu eliyle disiplinli şekilde kan bağışı sürecinin yürütülmesi gerekir. Maalesef Türkiye’de kamu kurumları halk nezdindeki güvenini yitirmeye başladı. Kızılay da özellikle deprem döneminde yaptıkları satışlar ile kamuoyunda güvenini yitirdi. Bu güvensizlik toplumda ‘Bizim kanımız istismar edilir, başka amaçlarla kullanılır algısına’ dönüştü. Bir kamu kurumu politize olarak, yanlış yönetilerek toplumda güvenini azalttı. Zaten toplumda kanın satılabildiği konusunda yanlış bir algı vardı. Kurumun güvensizliği bu yanlış algıyı güçlendirdi. Kan bağışı ve dağıtımı ile ilgili Kızılay’ın şeffaf davranması gerekir. Kan ihtiyacı gerektiren birçok hastalık var ve kan ameliyatlar için oldukça önemlidir.“
“Çağrılar ile hastanelerin kan sorunu çözülmez, kurumsal bir disiplinli çalışma gerekiyor”
Kan bulunması için sosyal medyada yapılan çağrıların sorunu çözemeyeceğini, “kurumsal bir disiplinli çalışmaya ihtiyaç olduğunu” vurgulayan Ülgen şunları söyledi; “Sürekli toplumda hastanelerde yatan hastalar için kan çağrıları duyuyoruz. Bir ihtiyaç hali söz konusu ama çağrılar ile hastanelerin kan sorunu çözülmez. Kurumsal bir disiplinli çalışma gerekiyor. Kızılay’ın şeffaf olması gerekir, yönetiminin demokratik olması gerekir. Kızılay yönetiminin Tabip Odaları gibi kurumlar ile istişare etmesi gerekir. Diyarbakır Tabip Odası toplum sağlığında bir taraftır. Bu işi Kızılay’ın yapması en doğru olandır ama Kızılay’ın şeffaf şekilde yönetilmesi gerekir. Bizler Diyarbakır Tabip Odası olarak hangi kana ihtiyaç var, kan stoğumuz ne durumda bilemiyoruz. Kızılay’ın bizlerle bu verileri paylaşması gerekir.”
“Arkadaşınızın bile kan grubunu öğrenin”
Toplumda da bu meseleye yönelik önemli bir bilinçsizlik olduğunu da hatırlatan Ülgen, “Sokakta 10 kişiyi çevirirsek yarısı kan grubunun ne olduğunu bilmez. Çalışanların bile çoğu bilmez. Buradan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı olarak çağrıda bulunuyorum. Herkes kan grubunu öğrensin. Hatta arkadaşınızın bile kan grubunu öğrenin. Düzenli olarak kan verin, bizler sağlıklı insanların 6 ayda bir kan vermesini öneriyoruz. Kan vermek sağlık açısından da oldukça önemli ve gereklidir. Kan verme işlemlerini alternatif tedavi yöntemler ile yapmaya çalışan insanlar var kan verme işlemi mutlaka bir sağlık kuruluşunda gerçekleşmeli hem kendi sağlığınız açısından hem de bir insanın hayatını kurtarmak adına hastaneler ve Kızılay merkezlerine giderek kan verin” dedi.
Alican Yılmaz
“Kızılay’da bir kez kan vermek 3 kişinin hayatını kurtarır”
Kan sorununun tek çözümünün toplumsal bilince ulaşmak olduğunu ifade eden ve 7 yıldır Türk Kızılay Derneği’nde kan almacı olarak çalışan Alican Yılmaz ise 9.Köy’e yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Kan sorununun tek çözümü toplumsal bilince ulaşabilmek. Kızılay’a bir kez kan vermek 3 kişinin hayatını kurtarmak, aynı zamanda ücretsiz muayene olmak, sağlık kontrolüne gitmek ve kanın yenilenmesini sağlayarak daha sağlıklı olmak demektir. Bizler kan vermeye gelen bağışçılara yüksek güvenilir testler ile bir sağlık taraması yapıyoruz. Bulaşıcı hastalıklardan tutun, tansiyona kadar bağışçının sağlık durumunu inceliyoruz. Bizler insanların 3 ayda bir kan vermesini öneriyoruz. Zaten kanın yoğun olduğu dönemlerindeki kana talibiz. Bazen sigara kullanımı, çok fazla kırmızı et tüketimi gibi nedenlerden hemoglobin yükseliyor. İnsanlar bu tüketim alışkanlıklarını değiştiremiyor ise en doğru olan gelip kan bağışında bulunmaları olur.”
Diyarbakır’ın kan ihtiyacı bölgede önemli bir nokta olduğunu da vurgulayan Yılmaz, “Diyarbakır’da 5-6 noktada kan ihtiyacını sağlamaya çalışıyoruz. Bunların üçü sabit diğerleri ise ihtiyaca göre 2 veya 3 noktada oluşturduğumuz merkezler. Günlük ortalama 150-200 bağışçı ile kan ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Diyarbakır aynı zamanda Güneydoğu Anadolu bölgesi kan merkezi. Çevre illere de buradan kan ulaştırıyoruz. Şırnak, Bingöl, Siirt, Mardin, Batman ve Diyarbakır olmak üzere 6 ile bir noktadan kan ulaştırılıyor” dedi.
Düzenli bağış gerekli
Kızılay görevlisi Alican Yılmaz, Kızılay’ın kan bağışçılardan aldığı kanları hastanelere nasıl ulaştırdığını da şu sözlerle anlattı; “Kanlar bağışçılardan toplandıktan sonra 2 günlük test sürecinde işleniyor, bir gün içinde ayrıştırılıyor ve 3 farklı segment kan haline geliyor. Bu kanlar yapısına göre 42 gün ve 3 yıl arasında saklanabiliyor. Hastaneler 3 farklı şekilde kan talebinde bulunabiliyor. Hastanelerin laboratuvarlarındaki saklama kapasitesi, günlük ameliyat sayısı ve acil ihtiyaç halinde olmak üzere Kızılay’ın sisteminde kan talebi oluşturuluyor. Aynı gün içerisinde Kızılay’ın görevlileri kanı hastaneye ulaştırıyor. 0 RH negatif veya AB RH negatif çok az bulunan kanlar. Bu kanlar depomuzda yok ise ve gelen bağışçıların kan gruplarını da tahmin edemeyeceğimiz için hastanelerin bağışçı bulmasını istiyoruz.”
Kızılay’ın görevi olmadığı halde bazen takas yöntemine başvurmak zorunda olduğunu da ifade eden Yılmaz şunları söyledi; “Stoğumuz kritik seviyeye geldiğinde kan stoğunu tüketmemek için herhangi bir kan grubundan kan vermesini sağlayarak depomuzdaki kan ile değişimini sağlıyoruz. Bu genellikle çok fazla başvurduğumuz bir yöntem değil ama özellikle kan bağışının çok az olduğu dönemlerde yapmak zorunda kalıyoruz. Bazen her kan grubuna ihtiyacımız olduğu dönemler oluyor. Kan ihtiyacını sağlamak Kızılay’ın görevi ama bu iş gönüllük esaslı olduğu için insanları zorlayamıyoruz. Bizler de bu yönteme başvuruyoruz. Bugün sabahtan beri bu noktadayız, gelen bağışçı sayımız 5. Yarın kaç olacağını bilmiyoruz. Hasta yakınları hastaları ile uğraşmak yerine kan aramak zorunda kalıyor. İnsanlar düzenli olarak kan bağışında bulunur ise bölgede hiç kimsenin kan ihtiyacına kan aramasına gerek kalmayacak.“
9. Köy Haber Merkezi