Balkanlardan Bursa’ya uzanan yaşamlar: Göçmenlik

Balkanlardan Bursa’ya uzanan yaşamlar: Göçmenlik

Farklı tarihlerde meydana gelen Balkanlardan Bursa’ya göçleri, yaşananları ve kültür transferini konuştuğumuz BAL-GÖÇ Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, sorularımızı yanıtlarken, “Göçmenlik, hiç bitmeyen bir duygudur. Göçmen olmakla gurur duyuyoruz. Biz bu toprakların ve Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıyız” diye belirtmeyi de ihmal etmiyor.

Bursa, 2 bin yıl önceye dayanan geçmişi ve Osmanlı Devleti’nin kurulmasından Cumhuriyet sonrası döneme kadar aldığı kesintisiz göçlerle her yüzyıl kültür mozaiğine yeni taşlar ekleyerek büyüyen bir şehir.Tarihi boyunca pek çok olaya, birbirinden farklı hayatlara tanıklık eden Bursa, yakın yüzyıllarda ise gayrimüslim azınlıklarıyla farklı kültürleri içinde barındırırken, Girit göçmenlerinden Ermeni ve Yahudi göçlerine kadar pek çok farklı yaşam hikâyesine de sahne oldu.

Bu mercekten baktığımızda en çok göçün geldiği Balkanlar coğrafyasına adeta ana kucağı olan Bursa, Türk ve Müslüman soydaşların mutfak kültüründen iş dünyasına, sokak yaşamından komşuluk ilişkilerine, eğlencelerden hamam, düğün gibi geleneksel ritüellere kadar farklı lezzet, disiplin, inanış, adet ve göreneklerine ev sahipliği yaptı.

Bursa’da doğan, büyüyen, eğitimini tamamlayıp ve çalışma hayatını sürdüren ve Balkan göçmeni ailenin ikinci kuşak temsilcisi olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ve Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Başkanlığını Prof. Dr. Mehmet Emin Balkan, BAL-GÖÇ Genel Başkanı olarak 9. Köy Haber Merkezi’nin sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Mehmet Emin Balkan

Balkanlar’dan gelen göçlerin kent bilincinde ve kent kültüründeki yerini anıları eşliğinde anlatan Başkan Balkan, “Bizim göç ettiğimiz coğrafya, ecdat tarafından uzun yıllar yönetilmiş ve vatan sayılan topraklardı. Ancak tarihin en büyük trajedilerine sahne olan savaşların yaşandığı topraklarda Türk olmak bir bedel ödemeyi gerektirdi, bizler bu bedeli sonuna kadar ödemiş insanların çocukları ve torunlarıyız” dedi. 

SORU: BAL-GÖÇ’ün kuruluş amacı nedir?

BALKAN: Balkanlardan göç eden ve Balkanlarda  yaşamlarını sürdüren soydaşlarımızın kültürlerini yaşatmak, aralarındaki sosyo ekonomik dayanışma ve gelişmeyi sağlamak, Balkan ülkeleri ile ilişkileri geliştirmek, dostluk ve kardeşliği güçlendirmek için kurulmuş bir çatı BAL-GÖÇ. Bunun yanında bölge ve Dünya barışının sağlanması için çalışmak, soydaşlarımızın yasalar ve uluslararası anlaşmalarla elde edilmiş haklarını korumak ve bu hakları geliştirmek için de çalışmaktayız.

SORU: Bursa’ya Balkanlardan gelen göçleri değerlendirir misiniz?

BALKAN: Bursa, sanayi ve tarım kenti özelliğinin yanında tam bir göçmen kentidir. Halk arasında 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Balkan coğrafyasından yoğun göç almaya başlamıştır.  Bursa’nın ilçelerinde bulunan köylerde bir kısım vatandaşlarımız, “93 Muhaciri” olarak kendilerini tanımlamışlar. Daha sonra Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı döneminde göçler yoğun şekilde devam etmiştir. Cumhuriyetimizin kurulmasının ardından da Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi sırasında yine yoğun bir göç yaşanmıştır. Daha sonra 1951, 1968, 1978 ve 1989 yıllarında, özellikle de yoğun olarak 1989’da, Balkanlardan göç almıştır. Rakamsal olarak net bir sayı veremesek de Bursa’da 1,5 milyon Balkan göçmeninin yaşadığını biliyoruz. 

 

Girit köylü ailesi – Cüneyt Pekman Albümü, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Müzesi Arşivi

SORU: 30 yıl önce, 360 binden fazla kişi Bulgaristan’ı terk edip Türkiye’ye göç etti. O süreç nasıl yaşandı? 

BALKAN: 1989’da yaşanan göç dalgasında Türkiye’ye gelen akrabalarımızın da büyük kısmının Bursa’ya yerleştiğini biliyoruz. Dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal’ı rahmet ve minnetle anıyorum. Bursa’nın Nilüfer ilçesinin Görükle Bölgesi’nde, Kestel’de ve İnegöl’de göçmen konutları yapılmış, akrabalarımıza uygun fiyatlarla bu daireler verilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak 1989’da gelen göçmenlerden bir kısmı 6 ay-1 yıl kadar süreyle akrabalarının yanında ikamet ettiler. Eski göçmenler Bulgaristan’dan gelen akrabalarına evlerini ve gönüllerini açtılar. Bizim toplumumuz, dayanışma duygusuyla hareket eder. Zira göçmenlik 100 yıldan bu yana devam ediyor. 

-Çalışma hayatında göçmenler-

SORU: Bulgaristan’dan gelenler, o dönem Bursa’da hangi zorlukları  yaşadı? 

BALKAN: Göçmenlik, doğduğun ve doyduğun topraklardan, eşinden ve dostundan koparak başka bir yere gitmek anlamına gelir. Bizim akrabalarımızın bu konudaki durumu anavatana göç şeklinde diyebilirim. Ama gelenlere baktığımızda belki bir Skoda’nın bagajında birkaç eşya ya da ellerinde birer valiz, ayaklarında terliklerle göç etmişler. Bu insanlar ne olursa olsun biz anavatanımıza gideceğiz diyerek yola çıktılar ve Bursa’ya geldiler. Bursa’ya geldikten sonra hemen çalışma yaşamına katıldılar. İş ayırt etmediler, günde 2 iş, hatta 3 yapanlar oldu. Ancak şükürler olsun ki şu an ekonomik durum olarak zorluk içerisinde olan hemşerilerimizin sayısı çok az. Balkan insanı çalışkandır, vatanına ve milletine bağlıdır. Bursa’da yaşayan gayrimüslimler/1905 – Osmanlı Döneminde Bursa Kitabı, Neslihan Dostoğlu 

SORU: Başka hangi ülkelerden göç aldı Bursa? 

BALKAN: 93 Harbi’nin ardından Balkan coğrafyasının tamamından Bursa göç almıştır diyebilirim. Yugoslavya olarak bir dönem yaşayan, şimdilerde ise Makedonya, Kosova, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek’ten harici olarak Romanya ve Arnavutluk’tan da Bursa’mız göç almıştır. Yine net bir rakam veremesek de Bursa’da Balkanların tüm ülkelerinden göç almış insanlarımız yaşıyor. Yunanistan’dan Türk-Yunan Mübadelesi sonucunda da Bursa’mıza yoğun bir göç gelmiştir. O tarihlerde göç eden vatandaşlarımız Bursa’nın değişik ilçelerinde halen yaşamaktalar.

SORU: Elbette bu yalnızca nüfus göçü değil, kültürel kaynaşma sağlanabildi mi?

BALKAN: Kültürel kaynaşma kaçınılmaz olarak yaşandı. Ancak 93 Harbi’nden bu yana Balkan göçmenlerine ev sahipliği yapan Bursa’da, yeni gelen göçmenlerde dâhil, kültürel kaynaşma sorunu yaşadığını düşünmüyorum. Böyle örnekler gündeme gelmedi açıkçası. Zira bu işin bir temeli zaten vardı. Bursa, Balkan kültürüne yemeklerine, örf ve adetlerine alışkın bir kentti. 

SORU: Bursa’ya yerleşen, kentin bilincinin bir parçası olan alışkanlıklar, yemekler, lezzetler, yeni iş kolları, adetlerden örnekler verir misiniz?

BALKAN: Göç ile gelen akrabalarımızın Bursa’nın ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamının içerisinde sürekli var olmaları nedeniyle Balkan lezzetlerini yansıtan yemekler halen farklı mekânlarda halkımızın damak tadına sunulmakta. Börekler zaten Balkan isimleri taşırken Triliçe gibi tatlılar Balkanlardan gelip mutfaklarımızda yerini alan lezzetler. Bunun yanında etli yemeklerden tutunda kahvaltılık soslara kadar Balkan tatlarını sofralarımızda tüketiyoruz. Yeni iş kolu açısından değerlendirdiğimizde, Bursa’da bulunan tüm iş kollarında göçmenler, işçi ya da işveren olarak bulundu. Bu konularda oldukça başarılı örnekler var. Şehrimizin ekonomik yaşamına çok ciddi katkılar sunan ve ülke ekonomisinde döviz girdisi sağlayan büyük şirketlerin önemli bir kısmı göçmen iş insanları tarafından yönetilmekte. 

-Yeni kuşaklarda durum-

SORU: 30-35  yılın ardından üçüncü, dördüncü kuşak göçmen ailelerin çocukları, gençleri sizinle neler paylaşıyor?

BALKAN: Daha öncede belirtiğimiz üzere adaptasyon konusunda önemli bir sorun yaşanmadı. Çünkü zaten gelenlerin büyük bir kısmı bir süre akrabalarının evinde kaldı. Dolayısıyla geçmişleri olan bir kentte, Bursa’da, kültürlerini sürdürmek kadar aktarmakta da zorluk yaşanmadı. Balkanlardan göç eden bu insanların Bursalılarla kaynaşmaları çok hızlı ve çok kolay bir şekilde gerçekleşti. Okul çağında olan çocuklar ve gençler, gösterdikleri başarılarla arkadaşlarının ve öğretmenlerinin gözünde iyi birer yer edindiler. Daha sonra da ülke ekonomisine değer katan insanlar oldular. Bu, halen de böyle devam ediyor.

Bursalı Yahudiler 1872, Osmanlı’nın İlk Başkenti Bursa Kitabı, Engin Özendes

SORU: Gelenler, yıllar sonra Bursa’da, göçmenlik duygusunu halen hissediyorlar mı? 

BALKAN: Göçmenlik, hiç bitmeyen bir duygudur. Göçmen olmakla gurur duyuyoruz. Biz bu toprakların ve Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıyız. Bizim göç ettiğimiz coğrafya, ecdat tarafından uzun yıllar yönetilmiş ve vatan olmuş topraklardı. Ancak tarihin en büyük trajedilerine sahne olan savaşların yaşandığı topraklarda Türk olmak bir bedel ödemeyi gerektirdi ve bizler bu bedeli sonuna kadar ödemiş insanların çocukları ve torunlarıyız. 

 -Acı hatıralar-

SORU: Ailesi Balkan göçmeni olan ve Bursa’da doğan, eğitimli bir kişi olarak sizin anılarınızda neler var? Birkaçını paylaşır mısınız?

BALKAN: Büyüklerimizin sohbetlerinde sürekli geldiği bölgenin insanlarından bahsedilirdi. Bu sohbetler nedeniyle çevre köylerdekilerin isimlerini ezberliyor, kimin hangi köyden geldiği biliyordum. Mevsimine göre bıraktığı topraklardaki meyve, sebze işlerini hatırlatırlardı. Aklımızdan silinmeyen kiraz zamanı, ak kirazdan bahsederlerdi. ‘Gâvurun eli’nden kurtulduklarına hep şükrederlerdi. Babam, göç öncesi ve sonrası hatıralarını bize hiç aktarmadı. Çünkü acı hatıraları tekrar yaşamak istemiyorlardı. Annem göç etmeden önce Bulgar aile ile komşuluk yaptıklarını ve çok iyiliklerini gördüğünden bahsederdi. Ben burada doğdum ama çocukluğumda yakınlarımın muhacirliğine yakın şahidim. Bir odada 8-10 kişi kalmaları, yeniden var olmak için yoğun çalışma ve gayretlerini iyi bilirim. Bu zorluklar içinde bile sorumluluklarını eğitimlerini hiç ihmal etmediler. 

SORU: Türkiye – Balkanlar ilişkilerini göç kavramı üzerinden bugün nasıl okuyorsunuz? Artık göç yok ama bir kardeşlik köprüsü mü var örneğin? Ya da artık sınırlar çizildi ve köprüler sadece siyasi çerçevede mi? 

BALKAN: Balkanlar Türkiye için çok önemli bir coğrafyadır. Bu nedenle güçlü bir Türkiye bizler için olduğu kadar orada yaşayan akrabalarımız için de çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti sadece kendi sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın huzur ve refahı için çalışmamaktadır. Bugün sınırlarımız dışında olan ancak kalpleri her an bizimle atan başka ülkelerin sınırlarındaki akrabalarımızın da huzur ve refahı düşünmektedir. Bu konuda devlet kurumlarımızın çok başarılı çalışmaları var. Aynı zamanda bir STK olarak BAL-GÖÇ de Balkan coğrafyasındaki tüm ülkelerde meydana gelen ekonomik, soysal ve siyasal gelişmeleri yakından izlemekte ve her türlü desteğe hazırdır. 

Bursa Göç Tarihi Müzesi

Bursa Göç Tarihi Müzesi, Anadolu topraklarında tarih öncesi dönemlerden günümüze değin süren ‘göç’ olgusunu sunan bir müze olarak kent bilincinde yerini alıyor. Bu bakımdan Türkiye’deki örneklerinin başında gelen müze, göçmen şehri Bursa ile ilgili ayrıntılı ve renkli bir okuma sağlıyor. 

’Göç’ algısını tüm yönleri ile canlandıran Bursa Göç Tarihi Müzesi’ne uğramak, kente gelenlere ilginç olabilir. 

M.Ö. 8500’den başlayarak Bursa’daki ilk yerleşmeler, Osmanlı Devleti öncesi Bursa, Osmanlı Devleti’nin Bursa’yı Fethi, Balkanlara uygulanan fütuhat hareketleri ve Balkanlara ilk gidiş ile bölge coğrafyasında yeni yerleşmeler müzenin ilk bölümlerini oluşturuyor. Osmanlı Devleti’nin son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan savaşlar, anlaşmalar ve olağanüstü koşullar sonrasında Balkan coğrafyasından anayurda yaşanan göç hareketleri de dönemin koşullarıyla müzede anlatılıyor.Bursa Merinos Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi (AKKM)’inde bulunan Bursa Göç Tarihi Müzesi, pazartesi günler hariç haftanın diğer günleri saat 9.00 ile 17.30’da ziyaret edilebileceği gibi ayrıca https://www.bursamuze.com web adresinden de sanal olarak ziyaret edilebiliyor.  

HABER : Haber: Dilek Atlı – Bursa / Kapak Fotoğrafı: Cüneyt Pekman Albümü

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.