kitap fuarı

Antakya’da deprem sonrası imar planı tartışması

Çevre 07.08.2024 - 07:08, Güncelleme: 07.08.2024 - 07:08
 

Antakya’da deprem sonrası imar planı tartışması

Kahramanmaraş depremlerinden en çok zarar gören kentlerden biri olan Hatay'da, Antakya tarihi kent merkezinin yeniden imarı konusundaki plan tartışma yarattı. Hukukçular, tartışmanın bölgenin tarihi niteliği nedeniyle yetkinin kimde olması gerektiği üzerinde düğümlendiğini kaydederken, şehir plancıları ise bütünsel planlama yapılmamasından şikayetçi.
Volkan Kahyalar / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos   Antakya tarihi kent merkezinin deprem sonrasında yeniden imarına ilişkin plan, tartışma yarattı. Antakya tarihi kent merkezini koruyarak yeniden imarını içeren plan konusunda “kimin yetkili” olacağı konusunda farklı yaklaşımlar var.   Hatay Barosu Avukatlarından Mehmet Akgöl, tarihi kent merkezinin yeniden imarına ilişkin planın uygulama yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verildiğini, oysa bölgenin tarihi yapısı göz önünde bulundurularak yetkinin Kültür Bakanlığı’nda olması gerektiğini söyledi. Avukat Akgöl 9. Köy’e yaptığı açıklamada, tarihi ve kültürel varlıkların korunması sürecinde deneyimli olan Kültür Bakanlığı yerine, başka bir bakanlığa yetki verilmesinin bölgede endişe yarattığını kaydetti. Akgöl, yetki karmaşasına karşılık Danıştay’da dava açıldığını ve hukuki süreçlerin devam ettiğini de söyledi. Tarihi ve kültürel değerler korunmalı Mehmet Akgöl Tarihi kent merkezinin yeniden inşasında kültürel ve tarihi değerlerin korunmasının önemine vurgu yapan Mehmet Akgöl, daha önce sit alanlarında yapılan kazı ve inşaat çalışmalarının tarihi varlıklara zarar verdiğini, hatta bazı tarihi yapıların enkaz kaldırma sırasında tahrip edildiğini belirtti. Akgöl, planın yasalara ve mevzuata aykırı olması durumunda iptal edilebileceği, bu konuda açılan davaların da planın iptali için bir gerekçe oluşturabileceğini kaydederek hukuki itiraz sürecini şu sözlerle anlattı:   “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un uygulama yönetmeliğine göre, bir alanın riskli alan ilan edilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. Biz, yönetmelik hükümlerine aykırılık olduğunu ve gerekli teknik incelemelerin yapılmadığını savunarak planın iptaline dair dava açtık. Alanında yetkin bilim insanlarından oluşan bir kurul eşliğinde keşif yapılarak, kentsel ve arkeolojik sit alanı olan bölgenin riskli alan ilan edilmesinin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesini talep ettik. Mevcut yönetmeliğe uygun bir işlem yapılıp yapılmadığının mahkeme tarafından denetlenmesi ve bu konuda işinde uzman bilim insanları ve teknik elemanların görev alması gerekmekte. Bu sebeple mahkemenin gerekli incelemeyi yaparak, hukuka uygun bir işlem yapılıp yapılmadığının tespit edilmesini talep ettik. Bünyamin Derman’ın Roma döneminden haritaları da ortaya çıkararak Fransız dönemi ve sonrası şehri yeniden planlama ve inşa etme konusundaki çalışmaları takdir edilmektedir. Ancak, Derman’ın planlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceği konusunda endişelerimiz var.” Planın içeriği ve uygulamadaki eksiklikler Tuğçe Tezer Şehir plancısı Tuğçe Tezer de, planın içerik ve uygulama aşamalarında önemli eksiklikler bulunduğunu vurgulayarak, riskli alan ilan edilen arkeolojik sit alanında gerekli bilimsel ve teknik incelemelerin yapılmadan doğrudan ihale sürecine geçilmesinin endişe verici olduğunu belirtti: “Mimarlar Odası ve Şehir Plancılar Odası, Hatay şubeleri ve temsilcilikleri başta olmak üzere bütün planlara itiraz edildi. Fakat belediyeler bu itirazları oybirliğiyle reddettiler. Dolayısıyla, depremden önce yapılmış planlar, deprem öncesi koşullara göre yapılmış planlar. Arada 7 şiddetinin üzerinde en az 3 deprem ve 5 şiddetin üzerinde en az 2 deprem olmasına ve Antakya’nın bu kadar etkilenmiş olmasına rağmen geçerli hale geldi. 15 Mayıs 2023 itibarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın protokolü gerçekleşti ve koruma amaçlı imar planı çalışmaları başladı. Mayıs ve temmuz aylarında Kültür Turizm Bakanlığı, depremde zarar gören tescilli taşınmazlar için bir teşvik protokolü açıkladı. Epey bir başvuru alındı. Hem projeler için hem de uygulamalar için proje başvurularının tamamı destek için kabul edildi. 17 Temmuz 2023’de, kabine değişikliğinden sonra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yerinde dönüşüm uygulamasını açıkladı. Bu da öz olarak şu demektir; mevcut imar planı neyse o vakitte o plana göre yapınızı yerinde dönüştürebilirsiniz, yani yerinde yıkıp yeniden inşa edebilirsiniz.“ Bu durumun tarihi varlıkların korunmasına yönelik ciddi riskler taşıdığını ifade eden Tezer, planlama sürecinde yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulduğunu ancak uygulamada hiçbirinin dikkate alınmadığını da söyledi. Tezer, bu durumun planın meşruiyeti açısından önemli bir sorun olduğunun altını çizdi. Deprem sonrası düzenlemeler ve etkileri Tuğçe Tezer, olağanüstü hal ilanının ardından gelen düzenlemelerin planlama sürecine olan olumsuz etkilerini de şöyle anlattı; “70 hektarlık bir alanda bu rezervler içinde kalan bir konut pilot proje alanı tasarımından haberdar olduk. 6 bin konutluk bir alan. Fakat bu alanın 30 Nisan’da tanıtım lansmanı yapıldıktan 1 hafta sonra, o dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki, 140 bin konutluk bir TOKİ projesi açıkladı. Bu da bizim başından beri olması gerektiğini savunduğumuz bütünsel planlama ihtimalinden bizi epey uzaklaştıran bir şey oldu.” Tezer; karım, orman ve mera alanlarının yapılaşmaya açılmasının, bölgenin doğal ve tarihi dokusunu tehlikeye attığını da kaydetti.   İmar planı süreci nasıl işledi? Antakya’nın tarihi kent merkezi için hazırlanan imar planları 11 Haziran 2024’de askıya çıkarıldı. 36 sayılı yasa kapsamında hazırlanan 5.000 ve 1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama Koruma Amaçlı İmar Planı revizyonları, 15 gün boyunca halk tarafından incelenebilmesi beklendi. Ancak, planın askıya çıkış tarihinin bayram tatiline denk gelmesi planların incelenmesini zorlaştırdı. Bu nedenle ilk etapta 4 gün olarak belirlenen itiraz süresi, yoğun tepkiler üzerine 6 güne çıkarıldı. Sonraki itirazlar sonucunda ise itiraz süresi 9 gün daha uzatılarak 4 Temmuz 2024 tarihine kadar uzatıldı. Plana ilişkin belgeler, Fidan paftaları açıklama raporu, plan hükümleri, kentsel arkeolojik sit alanı envanter paftası, tescilli yapılar için envanter paftası, 1/500 ölçekli yerleşim planı ve Kentsel Tasarım Rehberi’nden oluşuyor. Plan belgelerinin bir kısmının 5.000 ve 1/1000 ölçekli, bir kısmının da 1/500 ölçekli farklı çalışmalardan bir web sitesinde yer alması, planın anlaşılmasını zorlaştırıyor. Raporu hazırlayan şehir plancıları 1/500 ölçekli çalışmaların planın raporunda paylaşılacağını belirtse de, bu çalışmaların ne zaman paylaşılacağına dair net bir bilgi bulunmuyor.  
Kahramanmaraş depremlerinden en çok zarar gören kentlerden biri olan Hatay'da, Antakya tarihi kent merkezinin yeniden imarı konusundaki plan tartışma yarattı. Hukukçular, tartışmanın bölgenin tarihi niteliği nedeniyle yetkinin kimde olması gerektiği üzerinde düğümlendiğini kaydederken, şehir plancıları ise bütünsel planlama yapılmamasından şikayetçi.
Volkan Kahyalar / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
 
Antakya tarihi kent merkezinin deprem sonrasında yeniden imarına ilişkin plan, tartışma yarattı. Antakya tarihi kent merkezini koruyarak yeniden imarını içeren plan konusunda “kimin yetkili” olacağı konusunda farklı yaklaşımlar var.
 
Hatay Barosu Avukatlarından Mehmet Akgöl, tarihi kent merkezinin yeniden imarına ilişkin planın uygulama yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verildiğini, oysa bölgenin tarihi yapısı göz önünde bulundurularak yetkinin Kültür Bakanlığı’nda olması gerektiğini söyledi. Avukat Akgöl 9. Köy’e yaptığı açıklamada, tarihi ve kültürel varlıkların korunması sürecinde deneyimli olan Kültür Bakanlığı yerine, başka bir bakanlığa yetki verilmesinin bölgede endişe yarattığını kaydetti. Akgöl, yetki karmaşasına karşılık Danıştay’da dava açıldığını ve hukuki süreçlerin devam ettiğini de söyledi.

Tarihi ve kültürel değerler korunmalı

Mehmet Akgöl

Tarihi kent merkezinin yeniden inşasında kültürel ve tarihi değerlerin korunmasının önemine vurgu yapan Mehmet Akgöl, daha önce sit alanlarında yapılan kazı ve inşaat çalışmalarının tarihi varlıklara zarar verdiğini, hatta bazı tarihi yapıların enkaz kaldırma sırasında tahrip edildiğini belirtti. Akgöl, planın yasalara ve mevzuata aykırı olması durumunda iptal edilebileceği, bu konuda açılan davaların da planın iptali için bir gerekçe oluşturabileceğini kaydederek hukuki itiraz sürecini şu sözlerle anlattı:

 
“6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un uygulama yönetmeliğine göre, bir alanın riskli alan ilan edilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. Biz, yönetmelik hükümlerine aykırılık olduğunu ve gerekli teknik incelemelerin yapılmadığını savunarak planın iptaline dair dava açtık. Alanında yetkin bilim insanlarından oluşan bir kurul eşliğinde keşif yapılarak, kentsel ve arkeolojik sit alanı olan bölgenin riskli alan ilan edilmesinin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesini talep ettik. Mevcut yönetmeliğe uygun bir işlem yapılıp yapılmadığının mahkeme tarafından denetlenmesi ve bu konuda işinde uzman bilim insanları ve teknik elemanların görev alması gerekmekte. Bu sebeple mahkemenin gerekli incelemeyi yaparak, hukuka uygun bir işlem yapılıp yapılmadığının tespit edilmesini talep ettik. Bünyamin Derman’ın Roma döneminden haritaları da ortaya çıkararak Fransız dönemi ve sonrası şehri yeniden planlama ve inşa etme konusundaki çalışmaları takdir edilmektedir. Ancak, Derman’ın planlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceği konusunda endişelerimiz var.”

Planın içeriği ve uygulamadaki eksiklikler

Tuğçe Tezer

Şehir plancısı Tuğçe Tezer de, planın içerik ve uygulama aşamalarında önemli eksiklikler bulunduğunu vurgulayarak, riskli alan ilan edilen arkeolojik sit alanında gerekli bilimsel ve teknik incelemelerin yapılmadan doğrudan ihale sürecine geçilmesinin endişe verici olduğunu belirtti:

Mimarlar Odası ve Şehir Plancılar Odası, Hatay şubeleri ve temsilcilikleri başta olmak üzere bütün planlara itiraz edildi. Fakat belediyeler bu itirazları oybirliğiyle reddettiler. Dolayısıyla, depremden önce yapılmış planlar, deprem öncesi koşullara göre yapılmış planlar. Arada 7 şiddetinin üzerinde en az 3 deprem ve 5 şiddetin üzerinde en az 2 deprem olmasına ve Antakya’nın bu kadar etkilenmiş olmasına rağmen geçerli hale geldi. 15 Mayıs 2023 itibarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın protokolü gerçekleşti ve koruma amaçlı imar planı çalışmaları başladı. Mayıs ve temmuz aylarında Kültür Turizm Bakanlığı, depremde zarar gören tescilli taşınmazlar için bir teşvik protokolü açıkladı. Epey bir başvuru alındı. Hem projeler için hem de uygulamalar için proje başvurularının tamamı destek için kabul edildi. 17 Temmuz 2023’de, kabine değişikliğinden sonra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yerinde dönüşüm uygulamasını açıkladı. Bu da öz olarak şu demektir; mevcut imar planı neyse o vakitte o plana göre yapınızı yerinde dönüştürebilirsiniz, yani yerinde yıkıp yeniden inşa edebilirsiniz.
Bu durumun tarihi varlıkların korunmasına yönelik ciddi riskler taşıdığını ifade eden Tezer, planlama sürecinde yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulduğunu ancak uygulamada hiçbirinin dikkate alınmadığını da söyledi. Tezer, bu durumun planın meşruiyeti açısından önemli bir sorun olduğunun altını çizdi.

Deprem sonrası düzenlemeler ve etkileri

Tuğçe Tezer, olağanüstü hal ilanının ardından gelen düzenlemelerin planlama sürecine olan olumsuz etkilerini de şöyle anlattı; “70 hektarlık bir alanda bu rezervler içinde kalan bir konut pilot proje alanı tasarımından haberdar olduk. 6 bin konutluk bir alan. Fakat bu alanın 30 Nisan’da tanıtım lansmanı yapıldıktan 1 hafta sonra, o dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki, 140 bin konutluk bir TOKİ projesi açıkladı. Bu da bizim başından beri olması gerektiğini savunduğumuz bütünsel planlama ihtimalinden bizi epey uzaklaştıran bir şey oldu.” Tezer; karım, orman ve mera alanlarının yapılaşmaya açılmasının, bölgenin doğal ve tarihi dokusunu tehlikeye attığını da kaydetti.
 

İmar planı süreci nasıl işledi?

Antakya’nın tarihi kent merkezi için hazırlanan imar planları 11 Haziran 2024’de askıya çıkarıldı. 36 sayılı yasa kapsamında hazırlanan 5.000 ve 1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama Koruma Amaçlı İmar Planı revizyonları, 15 gün boyunca halk tarafından incelenebilmesi beklendi. Ancak, planın askıya çıkış tarihinin bayram tatiline denk gelmesi planların incelenmesini zorlaştırdı. Bu nedenle ilk etapta 4 gün olarak belirlenen itiraz süresi, yoğun tepkiler üzerine 6 güne çıkarıldı. Sonraki itirazlar sonucunda ise itiraz süresi 9 gün daha uzatılarak 4 Temmuz 2024 tarihine kadar uzatıldı.

Plana ilişkin belgeler, Fidan paftaları açıklama raporu, plan hükümleri, kentsel arkeolojik sit alanı envanter paftası, tescilli yapılar için envanter paftası, 1/500 ölçekli yerleşim planı ve Kentsel Tasarım Rehberi’nden oluşuyor. Plan belgelerinin bir kısmının 5.000 ve 1/1000 ölçekli, bir kısmının da 1/500 ölçekli farklı çalışmalardan bir web sitesinde yer alması, planın anlaşılmasını zorlaştırıyor. Raporu hazırlayan şehir plancıları 1/500 ölçekli çalışmaların planın raporunda paylaşılacağını belirtse de, bu çalışmaların ne zaman paylaşılacağına dair net bir bilgi bulunmuyor.

 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.