deneme bonusu veren siteler canlı casino akademik sofia grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş deneme bonusu siteleri deneme bonusu veren siteler

Atmalı 3 eşkıya – Vali ve mutlu son!

Kültür 16.12.2019 - 00:21, Güncelleme: 15.06.2021 - 12:24
 

Atmalı 3 eşkıya – Vali ve mutlu son!

Malatya ve Atma Aşireti için önemli olan bu öyküyü siz okurlarımız..

Atmalı 3 eşkıya – Vali ve mutlu son! Recep Kenan Özdağ’ın sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı öyküde, Malatya’nın önemli aşiretlerinden olan“Atma Aşireti” ile ilgili önemli bir öyküyü anlatır. Malatya ve Atma Aşireti için önemli olan bu öyküyü siz okurlarımız için (özgünlüğüne fazla dokunmadan) yayınlamayı uygun gördük.   Malatya bankasından Sivas bankasına para gideceği haberini alan Mehmet Rıza Çıplak,Seydi Battal Çıplak ve Hüseyin Sırma adlı Üç Atmalı ( Şotik köyünden )Malatya Hekimhan ilçesi Ballıkaya mevkiinde pusuya yatar banka arabasını beklerler. Öğlen saatlerine doğru bayraklı bir cipin geldiğini görürler.bayrak asılı olduğundan para arabası olduğu kanısına varırlar. Cip atış menziline girdiğinde lastiklerine ateş açıp hızlan arabaya dalarlar arabada bulunanları derdest ederler. Arabada bir fotel şapkalı, bir kadın, genç bir kız ve iki koruma polisi vardır. Parayı sorarlar cipi ararlar ama boş çıkar. Fotelli adam ben “Malatya Valisiyim” der. Mehmet Rıza “ceketini çıkar” der valinin ceketini giyer şapkasını da takar. Valiye bana mı yakıştı yoksa sana mı der? Vali sana yakıştı ağam der. Ceplerini karıştırır .Cüzdanında 20 lira çıkar.Mehmet Rıza valiye döner hem valiyim diyorsun hem de cebinde para çıkmaz ne biçim valisin? der. vali “ben ne bilem ki Ballıkaya’da eşkıyaya borçlu çıkacağım” der. Yapacakları bir şey yoktur. Hepsini bağlarla, kadına kıza asla yanlış bakmazlar ve hızlan Atma’ya doğru kaçarlar. Arabadaki kadınları gevşek bağladıklarından biri ellerini çözer hepsini kurtarır arabada telsiz vardır bizimkiler telsizi bilmediklerinden imha etmemişlerdir. Telsizden yardım isterler. Bir gün sonra bir jandarma alayı, Atma’nın Şotik köyünü basar, hakaretler yapmaya başlar o zamanki aşiret reisi ve Nahiye müdürü Mustafa Çıplak (musta efendi) gelir yolda karşılaştığı askerlerden birini sert bir seslen çağırır gel şu atımı tut der, attan iner ve askerlere en büyük rütbeliniz kim der? Askerler bu otoriter cesur adama ilerde söğüt ağaçlarının gölgesinde oturan albayı gösterirler. Musta efendi o taraf yönelir sert bir tonla alay komutanına “önce askerlerini köyden- evlerden çek dere kenarına topla yemek hazırlatayım karnınızı doyurun, ondan sonra bana ne soracaksanız sorun” der ve bir koyun sürüsünğ dere kenarına getirtir. Albay “Askerlerimi çekmezsem ne olur?” der. Musta efendi “Bana  bak” der ve etraftaki dağları gösterir, “Benim bir işaretimlen her kayanın ardında bir mavzer doğrulur bu dereye hepinizi gömerler sizin içinde bizim içinde iyi olmaz” der. Albay dört tarafı yüksek dağlarla çevrili araziyi görünce ses çıkarmaz ve askerlerini dere kenarına çeker yiyebildikleri kadar koyun kesip yerler, doyduktan sonra Musta efendi “buyurun ne soracaksanız sorun” der. Albay olayı anlatır, yanlarında gelen Vali’nin korumaları eşkalleri tarif eder, tarif üzerine üçünü de köylülere yakalatır. Yakalandı haberi üzerine Vali,  Şotik köyüne gelir Musta efendinin konağında otururlar. üç kafadarı odaya alırlar. Mehmet Rıza’nın üstünde valinin ceketi ve fotel şapkası vardır. Bir binbaşı elindeki joplan Mehmet Rıza’nın suratına acımasızca iki- üç tane vurur ağzı burnu kanamaya başlar. Bir ara Mehmet Rıza, valiye “Vali bey bir çift sözüm var ondan sonra beni öldürebilirsin” der. Vali “söyle şaki” der. Mehmet Rıza,  “O dağ başında sizi assaydım asar mıydım, kesseydim keser miydim dinine vijdanına yanındaki karın kızına istediğim her iğrençliği yapar mıydım” der.  Vali “Yapardın” der. Bunun üstüne Mehmet Rıza, “ bende onur haysiyet vijdan vardı yapmadım sende de onur haysiyet vijdan varsa bize işkence yaptırmazsın cezamız ne ise adalet versin” der. Vali bir daha fiske dahi vurdurmaz.  Mahkeme günü Vali, “Her ne kadar bizi soydularsa bize insanlık dışı bir davranışta bulunmadılar” diye lehlerinde ifade verir. Bu hafifletici sebep ve Vali’nin inisiyatifi ile 6 şar yıl ceza alırlar. Ceza evinde de vali ziyaret eder üçünü oturtur, kendisi de arkadan kucaklamış şekilde resim çektirir. Yıllar geçer Hüseyin Sırma’nın yeğeni Hasan Sırma, Bursa Üniversitesi maliye muhasebe bölümünde okurken bir kızla tanışır aynı bölümdedirler. İlişkileri ilerler ve evlilik kararı alırlar. Kız, ailesi ile tanıştırmak için Hasan’ı eve götürür. Biraz tutucu bir ailedir, önce Hasan’ı bir odaya alırlar yaşlı bir kadın oturmaktadır. Hasan el öpüp bir divana oturur. Gözlerini odanın içinde gezdirir duvardaki reisime bakar şaşırır biri dayısı öbürleri de akrabalarıdır. Fotel şapkalı biriyle çekilmiş bir resim. Yaşlı kadın hasanın resme baktığını görünce “Bakma o adamların kılığına kıyafetine onlar çok iyi mert adamlardı” der ve “Resimdeki şık giyimli benim ölen eşimdir” der. Bunun üstüne Hasan, Resimdekilerin biri dayım diğerleri yakın akrabalarım” der. Yaşlı kadının gözleri parlar “Artık seni araştırmaya gerek yok verdik kızı sana der” Kızın adı Memduha’dır (valinin torunudur) halen evliler İstanbul Bağcılar’da muhasebe büroları vardır halen çalışıyorlar Resim (Fotoğraf) Huseyin Sırma ,Mehmet Rıza Çıplak ve Seydi Battal Çıplak yakalandıklarında çekilmiştir.
Malatya ve Atma Aşireti için önemli olan bu öyküyü siz okurlarımız..

Atmalı 3 eşkıya – Vali ve mutlu son!

Recep Kenan Özdağ’ın sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı öyküde, Malatya’nın önemli aşiretlerinden olan“Atma Aşireti” ile ilgili önemli bir öyküyü anlatır. Malatya ve Atma Aşireti için önemli olan bu öyküyü siz okurlarımız için (özgünlüğüne fazla dokunmadan) yayınlamayı uygun gördük.  

Malatya bankasından Sivas bankasına para gideceği haberini alan Mehmet Rıza Çıplak,Seydi Battal Çıplak ve Hüseyin Sırma adlı Üç Atmalı ( Şotik köyünden )Malatya Hekimhan ilçesi Ballıkaya mevkiinde pusuya yatar banka arabasını beklerler. Öğlen saatlerine doğru bayraklı bir cipin geldiğini görürler.bayrak asılı olduğundan para arabası olduğu kanısına varırlar. Cip atış menziline girdiğinde lastiklerine ateş açıp hızlan arabaya dalarlar arabada bulunanları derdest ederler. Arabada bir fotel şapkalı, bir kadın, genç bir kız ve iki koruma polisi vardır. Parayı sorarlar cipi ararlar ama boş çıkar. Fotelli adam ben “Malatya Valisiyim” der. Mehmet Rıza “ceketini çıkar” der valinin ceketini giyer şapkasını da takar. Valiye bana mı yakıştı yoksa sana mı der? Vali sana yakıştı ağam der. Ceplerini karıştırır .Cüzdanında 20 lira çıkar.Mehmet Rıza valiye döner hem valiyim diyorsun hem de cebinde para çıkmaz ne biçim valisin? der. vali “ben ne bilem ki Ballıkaya’da eşkıyaya borçlu çıkacağım” der. Yapacakları bir şey yoktur. Hepsini bağlarla, kadına kıza asla yanlış bakmazlar ve hızlan Atma’ya doğru kaçarlar. Arabadaki kadınları gevşek bağladıklarından biri ellerini çözer hepsini kurtarır arabada telsiz vardır bizimkiler telsizi bilmediklerinden imha etmemişlerdir. Telsizden yardım isterler.

Bir gün sonra bir jandarma alayı, Atma’nın Şotik köyünü basar, hakaretler yapmaya başlar o zamanki aşiret reisi ve Nahiye müdürü Mustafa Çıplak (musta efendi) gelir yolda karşılaştığı askerlerden birini sert bir seslen çağırır gel şu atımı tut der, attan iner ve askerlere en büyük rütbeliniz kim der? Askerler bu otoriter cesur adama ilerde söğüt ağaçlarının gölgesinde oturan albayı gösterirler. Musta efendi o taraf yönelir sert bir tonla alay komutanına “önce askerlerini köyden- evlerden çek dere kenarına topla yemek hazırlatayım karnınızı doyurun, ondan sonra bana ne soracaksanız sorun” der ve bir koyun sürüsünğ dere kenarına getirtir. Albay “Askerlerimi çekmezsem ne olur?” der. Musta efendi “Bana  bak” der ve etraftaki dağları gösterir, “Benim bir işaretimlen her kayanın ardında bir mavzer doğrulur bu dereye hepinizi gömerler sizin içinde bizim içinde iyi olmaz” der.

Albay dört tarafı yüksek dağlarla çevrili araziyi görünce ses çıkarmaz ve askerlerini dere kenarına çeker yiyebildikleri kadar koyun kesip yerler, doyduktan sonra Musta efendi “buyurun ne soracaksanız sorun” der. Albay olayı anlatır, yanlarında gelen Vali’nin korumaları eşkalleri tarif eder, tarif üzerine üçünü de köylülere yakalatır. Yakalandı haberi üzerine Vali,  Şotik köyüne gelir Musta efendinin konağında otururlar. üç kafadarı odaya alırlar. Mehmet Rıza’nın üstünde valinin ceketi ve fotel şapkası vardır. Bir binbaşı elindeki joplan Mehmet Rıza’nın suratına acımasızca iki- üç tane vurur ağzı burnu kanamaya başlar. Bir ara Mehmet Rıza, valiye “Vali bey bir çift sözüm var ondan sonra beni öldürebilirsin” der. Vali “söyle şaki” der. Mehmet Rıza,  “O dağ başında sizi assaydım asar mıydım, kesseydim keser miydim dinine vijdanına yanındaki karın kızına istediğim her iğrençliği yapar mıydım” der.  Vali “Yapardın” der. Bunun üstüne Mehmet Rıza, “ bende onur haysiyet vijdan vardı yapmadım sende de onur haysiyet vijdan varsa bize işkence yaptırmazsın cezamız ne ise adalet versin” der. Vali bir daha fiske dahi vurdurmaz.  Mahkeme günü Vali, “Her ne kadar bizi soydularsa bize insanlık dışı bir davranışta bulunmadılar” diye lehlerinde ifade verir. Bu hafifletici sebep ve Vali’nin inisiyatifi ile 6 şar yıl ceza alırlar. Ceza evinde de vali ziyaret eder üçünü oturtur, kendisi de arkadan kucaklamış şekilde resim çektirir. Yıllar geçer Hüseyin Sırma’nın yeğeni Hasan Sırma, Bursa Üniversitesi maliye muhasebe bölümünde okurken bir kızla tanışır aynı bölümdedirler. İlişkileri ilerler ve evlilik kararı alırlar. Kız, ailesi ile tanıştırmak için Hasan’ı eve götürür. Biraz tutucu bir ailedir, önce Hasan’ı bir odaya alırlar yaşlı bir kadın oturmaktadır. Hasan el öpüp bir divana oturur. Gözlerini odanın içinde gezdirir duvardaki reisime bakar şaşırır biri dayısı öbürleri de akrabalarıdır. Fotel şapkalı biriyle çekilmiş bir resim. Yaşlı kadın hasanın resme baktığını görünce “Bakma o adamların kılığına kıyafetine onlar çok iyi mert adamlardı” der ve “Resimdeki şık giyimli benim ölen eşimdir” der. Bunun üstüne Hasan, Resimdekilerin biri dayım diğerleri yakın akrabalarım” der. Yaşlı kadının gözleri parlar “Artık seni araştırmaya gerek yok verdik kızı sana der” Kızın adı Memduha’dır (valinin torunudur) halen evliler İstanbul Bağcılar’da muhasebe büroları vardır halen çalışıyorlar

Resim (Fotoğraf) Huseyin Sırma ,Mehmet Rıza Çıplak ve Seydi Battal Çıplak yakalandıklarında çekilmiştir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.